Aslında neler olduğunun bir önemi yoktu. Onları istediği an öldürebilirdi. Tek gerçek buydu... Gücü parmaklarında dolaştırıp masanın alt yüzündeki cilayı biraz yaktı. Yanığın tatlı kokusunu duyabiliyordu. Bu adamlardan herhangi birinin söyleyebileceği hiçbir şey önemli değildi. Çünkü onlar yumuşak koltuklarından kalkamadan, sadece üç harekette her ikisini de öldürebilirdi. Önemli olan 'yapmaması gerektiği' veya 'asla yapamayacağı' değildi. Önemli olan 'isterse yapabilecek' olmasıydı.