Sade bir üslupla yazılmış, kendini okutan ve açık açık günümüz diktatörlerini (tüm Dünya ülkeleri için geçerli) kendine has kurgusuyla eleştiren bir yapıt.
(Az miktar spoiler içerir)
Başlangıçta roman ütopya olarak başlıyor, 40 hanenin bulunduğu huzurlu bir yer olan adaya emekli bir başkanın gelmesiyle birlikte işler değişiyor ve roman ütopyadan distopyaya doğru dönüşüyor. Başkanın demokrasiyi kullanıp kitleleri kendine yavaş yavaş çekmesini ve yine demokrasi adı altında halka zorla kendi düşüncelerini nasıl bir incelikle yaptığını görüyoruz. Böl, parçala ve yönet taktiği ile azınlık kalan grubun hiç ses çıkartmaması çıkartanların da şiddetle baskı altına alınmaya çalışılması ve bunların hukuk, insan hakları v.s ile örtbas edilmeye çalışılması günümüz gerçeğinden de öte değil...
Genel olarak, halkın cennet olarak gördüğü vatanlarını, ülkelerinde ki diktatörlerin siyasi rantlar uğruna vatanlarını nasıl harabeye çevirdiklerini anlatan bir eser olmuş. Okuyun, okutun ...