Bu dizeleri, Odin’in Suttung’un kayaların içine inşa edilmiş
salonuna, kayaları oyarak nasıl girdiğini anlatan -belki de nasıl
dışarı çıktığını anlatıyordur- anlaşılması güç ve düzensiz başka
dizeler izlemektedir:
Rati’nin ağzıyla yer açtım kendime,
Ve kayaları kemirdim.
Üstümden ve altımdan devlerin patikaları geçiyordu,
Bu yüzdendir ki, kelleyi koltuğa aldım.
Bunu, şairlik içkisi hakkındaki anlaşılması güç bir dörtlük izler:
Kaçabileceğimden şüpheliydim,
Devlerin salonlarından.
Kullanmamış olsaydım Gunnlod adlı iyi kalpli dilberi,
Kollarımın arasına aldığım o güzeli.
Ve son olarak:
Odin’in yüzük yemini ettiğini düşünüyorum da,
Nasıl olur da güvenilebilir onun sözüne?
O ki, Suttung’un içkisini aşırdı.
Ve Gunnlod’u gözleri yaşlı halde ardında bıraktı.
Aralarında Anglosaksonlardan kalma bir kaynağın da bulunduğu
başka kalıntılardan şunu biliyoruz ki, Vikinglerin kutsal
bir yüzük üzerine yaptıkları bir yüzük yeminleri vardı ve bu
yemine özellikle hürmet ediyorlardı. Ama Odin, bu yemini bile
çiğnemekten çekinmemiştir.
Odin’in bal şarabını aşırmasıyla ilgili öykü bundan ibaret
değildir elbette. Sözgelimi, Hávamál’ın bir kısmı aslında alkol
konusunda aşırıya kaçılmamasını öğütleyen bir uyarıdır:
İddia edildiği kadar iyi bir şey değildir,
İnsanoğlu için bira.
Ne kadar çok içerse bir adam,
O kadar az bilir ne yaptığını.
Bunu şu dizeler izler:
Unutuşun balıkçılı denir ona,
İçki masalarının üzerinde dönüp duran.
Alıverir aklını başından insanın.
Bu kuşun tüyleridir bana engel olan,
Gunnlod’un salonunda.
Sarhoş oldum, hem de zilzurna.
Bilge Fialar’ın salonunda.
İçmenin varsa tek iyi yanı,
O da, sarhoş adamın bile en sonunda aklını başına toplaması.
Gunnlod’u baştan çıkaran sarhoş bir Odin, yepyeni bir imgedir.
Dahası, eğer bu iki dörtlük birbiriyle bağlantılıysa,
Gunnlod’un sarayı ile Fialar’ın salonu aslında aynı yerdir. Başka
bir deyişle, Odin bal şarabını Suttung’dan değil, içkiyi Kvasir’in
kanından bizzat imal etmiş iki cüceden biri olan Fialar’dan çalmıştır.
Snorri, bu öyküye bir giriş bölümü eklemiştir. Bal şarabını
Fialar ve Galar yapmıştır ama Suttung bu içkiyi ebeveynlerinin,
yani dev Gilling ile onun karısının ölümleri üzerine cücelerden
tazminat olarak almıştır. Cüceler, Gilling’i tekneyle gezintiye
davet etmişlerdir ama gezinti sırasında tekne alabora olunca
Gilling boğulmuştur. Karısı buna öyle üzülür, öyle çok ağlar
sızlar ki, Fialar onun iniltilerine artık katlanamaz hale gelir ve
kadına teselli bulması için kapıdan dışarı çıkıp elim kazanın
meydana geldiği yere göz atması yönünde bir tavsiyede bulunur.
Gilling’in karısı ona hak verir. Kadın kapıdan tam çıkarken,
Galar onu üzerine bir değirmentaşı düşürmek suretiyle öldürür.
Suttung, bütün bu olan bitene isyan edip ebeveynlerinin intikamını
almaya yemin eder. Cüceleri yakalayıp gelgit sırasında
sular altında kalan ıssız bir adaya götürür. Onları, ebeveynlerinin
kan parasını kendisine ödemezlerse orada bir başlarına bırakmakla
tehdit eder. Bunun üzerine cüceler bal şaraplarını ona
tazminat olarak vermeyi çaresizce kabul ederler. Suttung içkiyi
alıp evine döner ve onu kızı Gunnlod’a emanet eder.
Odin bal şarabına sahip olmayı aklına koyar. Suttung’un
kalesine doğru yol alırken dokuz kölenin ekin biçmekte olduğu
bir tarlaya gelir. Bu köleler, Suttung’un biraderi olan Baugi’nin
ırgatlarıdır. Köle oldukları için pek de akıllı kimseler değillerdir
ve ekin biçmek için körelmiş tırpanlar kullanmaktadırlar. Bunu
göre Odin, onlara tırpanlarını bileylemelerini önerir. Odin’in
sözünü dinleyen ırgatlar, bileylenmiş tırpanların ne kadar iyi
ekin biçmeye başladığını görünce şaşkına dönerler. Bileytaşını
Odin’den satın almak isterler. Odin, taşı onların arasına atar.
Taşı kapmak için kölelerin hepsi aynı anda taşın üzerine çullanırlar.
Yaşanan arbede sırasında, keskin tırpanlarıyla birbirlerinin
kafalarını keserler; böylece hepsi ölür. Bunun üzerine Odin,
çiftliğe gider. Tüm işgücünü kaybeden Baugi, çok üzgündür.
Odin bu durumu fırsat bilip Suttung’un içkisinden bir yudum
alma karşılığında bütün işi kendisinin yapabileceğini söyler.
Çiftlikte kendisini ‘şirret’ anlamına gelen Bolverk adıyla tanıttığı
için, aslında başına bir bekçi bile dikilmesi gerekmektedir. Ama
Baugi yalnızca Suttung’un içkisi üzerinde kendisinin hiçbir söz
hakkı olmadığını ima etmekle yetinip Odin’in ricasını yerine
getiremek için yapabileceği bir şeyler olup olmadığına bakmayı
da kabul eder. Bolverk bütün yaz boyunca bir köle gibi çalışır.
Kış geldiğinde ise Baugi’den bu emeğinin karşılığını kendisine
vermesini ister. Böylece, Baugi ile Bolverk, Suttung’un yanına
varırlar, ama dev, içkisinden bir damla dahi vermeye yanaşmaz.
Bunun üzerine Baugi ile Bolverk bal şarabından tadabilmek için
bir oyun ederler ve içkiyi ele geçirebilmek uğruna sarayın kaya
duvarlarından birinde bir delik açarlar. Ardından, Bolverk kendisini
bir yılana dönüştürüp sürünerek deliğe girer. Öykünün
geri kalanını ise zaten biliyoruz.