Müzelerimizde de, sergilenmiş nesnelere dokunmak haklı olarak yasaklanmıştır. Ama aslında o yapıtlar, başlangıçta, ellenmek, evrilip çevrilmek, pazarlık konusu edilmek, üzerinde tartışılmak için yaratılmışlardır. Yapıtlarmdaki her bir ayrıntının da, sanatçının ulaştığı
bir kararın sonucu olduğunu hatırlamamızda yarar var: Sanatçı bu
ayrıntıları kim bilir kaç kez düşünmüş, kaç kez değiştirmiş olmalıdır.
Belki de arkadaki şu ağacı olduğu gibi bırakmalı mı, yoksa yeniden mi
boyamalı diye kendine sormuş, belki de güneş ışığı vuran bir buluta
ansızın ve beklenmedik bir parlaklık veren şanslı bir fırça vuruşundan
mutlanmış, belki de hiç istemediği halde, salt alıcının ısrarıyla, birtakım figürler eklemiştir. Nitekim, şimdi müzelerimizin ve galerilerimizin duvarlarında sıralanmış tablo ve heykellerin çoğunluğu hiç de sanat yapıtı olarak sergilenmek için yapılmamıştır. Bunlar, sanatçının
işe koyulduğu andan itibaren kafasında var olan belirli bir amaç ve
belirli bir neden sonucu ortaya konulmuşlardır.