Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

158 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Siz Hiç "Aç" Kaldınız Mı?
Sokağa çıkıyoruz; bir yerlere yetişmek için ya da keyfimizden yürüyoruz, koşuyoruz, etrafımıza bakıyor muyuz? Sağımızda, solumuzda neler olup bitiyor, biliyor muyuz? Umurumuzda mı? Kadıköy’de bizim için sıradan bir gün, yürüyoruz, bir yerlere oturacağız, ama hala yürüyoruz, hava güzel, güneş ışıl ışıl, yürümeye devam ediyoruz, “Açım abi” sesi geldi, önümüzde bir çift, baktılar ve devam ettiler, “çocuklarım da aç abi” diye devam etti ses, kafamı çevirdim, 35-40 yaşlarında, kıyafetler paramparça, bir elinde ufak bir kız, yanında bir çocuk daha, haykırıyor ama son raddeye gelmiş, gözlerden yaş akıyor, “açım” diyor, aç! Durdum, elimi cebime attım, bakmadım, avucuna bıraktım, soluğum kesildi, ettiği teşekkür boğazımda düğümlendi, tek diyebileceğim afiyet olsun, tekrar bir teşekkür, hiç önemli değil, afiyet olsun. Sorgulamadık, tekrar konuşmadık, acaba demedik, içimizi deldi geçti “açım” demesi, insan sorgular mı bunu? Önümüzdeki çift sorguladı, biz sorgulamadık. Tekrar konuşmadık, konusunu açmadık, sadece karnı aç olan birisine basit bir iyilik yaptık, çünkü ben istediğim zaman yemek yiyebiliyorum, istediğim zaman istediğim şeyi yapabiliyorum, evet bunu sağlamış olan benim, ama o insanın başına neler gelmiş bunu bilemezsin, herkes o insana sırt çevirirse ne yapacak onu da bilemezsin. Yapılan iyilik anlatılır mı? Hayır, ilk defa size anlattım. Çünkü Knut Hamsun’un Açlık’ı beni kahretti, çevirisini beğenmesem bile her anını yaşattı, her anını hissettirdi. Okurken hikayeler yazdım kafamda, kendimi koydum onun yerine, her şeyi deneyip en son el açmak var ya, insanı bitirir, kolay değildir öyle “AÇIM” demek, kolay değildir insanlardan bir şey istemek. Yolda yürüyen insanı durdurup anket bile yapamazsın, zordur onu durdurup soru sormak. Bir de aç kaldığında AÇIM demek ne kadar zordur bilir misin, ben bilmem, çünkü aç kalmadım. Kaldığım tek açlık bir yemeği sevmemişimdir, inat etmişimdir, annem de kıyamayıp en fazla ekmek arası bir şey yapmıştır. Aç kalmışımdır ama keyfidir, gerçek açlık değildir. Evsiz yurtsuz kalmadım ki, sokakta kalmanın ne olduğunu bileyim. Benimkisi keyiftendir, sabahlamışızdır sokaklarda, ama keyiftendir, bilemem bankta yatanın neler çektiğini, bilemem ki apartman boşluğunda kıvrılmış yatanın çektiği acıyı, ben bilemem bunları çünkü sabahladığım günün devamında evime giderim, bir şeyler yemeye giderim, yine keyfi yani, ben ne bilirim ki? Bilmem… Ama insana insan gibi yaklaşmayı bilirim, bayramları çocukken kutlardım, büyüyünce anlamı kayboldu gitti. Ben bayramları kutlamam ama, gündüzün kurulmuş pazarın akşamdan kalan pisliğini temizlemek için yolları yıkayan belediye işçisini görüp, arabamı trafiğe rağmen durdurup, camı açıp, iyi bayramlar, iyi çalışmalar kolay gelsin amca deyip, yaşlı amcanın yüzünde şaşkınlık bırakıp, tebessüm ettirebilirim, evet bunu yapabilirim, sana da iyi bayramlar oğlum, teşekkür ederim… İnsanlık yozlaştı bunu biliyoruz, belki de yaptığımız iyilikleri kendimize saklamayıp anlatmalı mıyız, insanlar bu iyilikleri duymadığı için mi daha kötü oldular bu yüzden mi sokakta gördüğü her evsizi onu kandırmaya çalışan birisi olarak görmeye başladı, o yüzden mi el açanı sahtekar ilan etti bilmiyorum. Ama şu bir gerçek ki, ihtiyacı olana sırt dönüyoruz ya da öyle olduğuna inancımız yok o yüzden mi en temizi hepsi sahtekar deyip geçiyoruz? Karnım aç diyen birisi çıkarsa karşınıza, şüpheleniyorsanız, gidin oturtun bir yere, ne istiyorsa verin siparişi, ödeyin hesabı, diyeceğiniz tek şey “afiyet olsun” olsun. Çok mu zor, yoksa cebinde ki para sana kadar mı var. Paranın olmaması başka bir şey, olup ta şunu yapamamak ayrı şey. Çok yaptım, Kadıköy’de çocuk çok, alıp büfeye oturtuyorsun, sosisli mi istiyor, bir sosisli diyorsun, yanına döner mi istiyor, döner söylüyorsun, kola mı ayran mı diyorsun, çocuk, kola diyor tabi ki, başka bir şey ister misin diyorsun, yok istemem diyor. Bak ben gideceğim, ne istiyorsan söyle diyorsun, yok abi istemem diyor. Peki o zaman afiyet olsun diyorsun ve kalkıyorsun. Çocuk o, karnını doyurdun. Belki çok ihtiyacı yoktu, belki de vardı, sen içinden geleni yap, ciddiyim ölmezsin… İyilik yapmak, yaptığın iyiliğin mislinde seni mutlu eder, senin yüzün güler, üzüldüğün kadar sevinirsin de. İnsanlık hem kötülüğün içinde, hem de iyiliğin içinde boğulmuştur. İyi olmak ile kötü olmak arasında ince bir çizgi vardır, seçim insana ve şartlarına bağlıdır. Hamsun bize o sınırda dahi bozulmayan bir AÇLIK bırakmış, bozulmayan bir insan, beş dakika sonra öleceğini bilse ezilip büzülen, AÇ olsa dahi açım diyemeyen, son raddeye kadar zorlayan, o anlarda bile reddedilen, bir kuru ekmek yese yaşayacağı birkaç güne mutlu olan. Yaşamak zor elbet, günümüzde belki daha kolay ama yine de zor. O dönemleri düşündüğümüzde açlık dünyanın genel sorunu. Sokaklar evsizlerle dolu, el açanlarla dolu, bir odada onlarca kişi kalıyor ama açlar. İş bulmak kolay değil, sanayi gelişmemiş, fabrikalar çok değil, basit işler var, onlarda sana kalırsa işte. O yılların en gözde işleri memurluk ve askerliktir. Özellikle Tolstoy ve Dostoyevski okuyanlar bilir, memurlar ve askerler eksik olmaz öykülerinden. Birkaç iyilik serpiştirdim incelemeye, ben bunları yaptım demek için değil, aldı götürdü kitap beni, okuduğunuzda sizi de düşüncelere daldırıp, kim bilir nerelere götürecek, neler düşündürecek, görmediğiniz neleri görmeye başlayacaksınız bilemem. İşte kitaplar en çokta da bunlar için var, oturduğumuz yerden; hiç misafir olamayacağımız yaşanmışlıklara, öykülere, ülkelere, şehirlere ve birçok şeye konuk oluruz. Sanki oradaymışız gibi yaşarız, kitapta ki karakterlere bürünürüz, yaşarız o anları, en ince ayrıntısına kadar. Aziz Nesin açlığını komik hale getirip anlatır, biz güleriz ama o satırlarda gerçek açlık vardır, aç kalmıştır, parasız kalmıştır, işsiz kalmıştır, eş dosttan tekme yemiştir, sokakta kalmıştır… Zordur aç kalmak dediğim gibi, bilmesek bile zordur, ne olduğumuzu bilelim malum sonradan ne olacağımızı bilemeyiz… İyi kitaplarla kalın; iyilik sizlerle ve etrafınızdakilerle olsun. Sağlıcakla…
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201727,7bin okunma
··
559 görüntüleme
Sezen B. okurunun profil resmi
Bu kitabı okurken aynı senin dediğin gibi aç olmanın, evi barkı olmamanın ne demek olduğunu iliklerime kadar hissetmiştim. Yazarın anlatım tarzının etkisi büyük tabii bu konuda. Emeğine sağlık. Kitabı tekrar anımsamış oldum.
Murat Ç okurunun profil resmi
Günlerce açsın, dışarısı soğuk, kar var, ayağında yırtık pırtık bir şey, üzerinde kaban bile yok, ince bir ceket, ceketinin düğmesini kesiyorsun, belki bir kaç kuruş eder diye. Ölmeyi diliyor insan bu hale gelince, herkes tarafından reddilince. Okurken biraz Knulp'u da yaşamadım değil. İçime işledi kitap. Yorumuna sağlık, teşekkür ederim.
Özlem okurunun profil resmi
Sokakta para vermeyeceğim diye kendi kendime söz vermiştim (sosyal hizmetlerde öğretmenim bu yüzden insanlara pek güvenim yok ) Akşamüstü avm nin önünde bir kız açım diyerek para istedi tesettürlü 15 16 yaşlarında dayamadım verdim araca giderken bi baktım ailecek luna parkta çarpışan arabaya binmişler o parayla 😂😂 gelde güven şimdi..
Murat Ç okurunun profil resmi
Aslında eğlenmesi için yardımcı olmuşsunuz, neye niyet neye kısmet. :))) İşin şakası tabiki böyle örneklerde var. Dediğim gibi ya herkesi yalancı olarak görüp inanmayacağız, ya da ihtiyacı olan şeyi önüne koyacağız. Bunların hepsi seçim ve hepsi an olarak karşımıza çıktığında verdiğimiz kararlara bakıyor. :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Levitasyon okurunun profil resmi
Bu yontemi deniyerek gercek ihtiyac sahiplerine ulasabiliriz. Ben denedim; bilet parasi isteyene nereye gideceksin birakayim. sehir disi dediginde farketmez birakirim hadi atla.. hepsi kacti. Yemek ismarladigim bir kac kisi oldu bir cogu kacti. Yazilmamasi gerekenleri yazdim ama bilinclenmemiz gerek..
Murat Ç okurunun profil resmi
Kesinlikle ulaşılır. Eğer güven problemimiz varsa, açım diyene yemek, örneğin bilet parası isteyene gel ben de o tarafa gidiyorum seni bırakayım demek vs farklı bir çözüm yolu. Zaten ihtiyacı olan hemen kabul eder, art niyetli olanda çeşitli bahaneler uydurarak kaçar yanından. Dediğim gibi bazen söylemek gerekiyor sanırım yaptığımız küçük iyilikleri.
GONCA okurunun profil resmi
Naif yüreğinizle varolun abi, ne kadar da içtenlikle yazılmış bir inceleme bu.. Emeğinize yüreğinize sağlık..
Murat Ç okurunun profil resmi
Sokakta kalmak zordur, kışın daha da zordur. İçime işledi kitap, her sayfası ayrı umutsuzluk, ayrı fukaralık... İnsan bu durumlarda ölümü gülerek kucaklıyor sanırım. Çünkü sonucunun ne olacağını biliyor. Açımdan sonra ölmek istemiyorum feryadı geliyor aslında. Okuduğun için teşekkür ederim, sen de sağol.
Bu yorum görüntülenemiyor
Neşe okurunun profil resmi
Hislerim ve yolumla örtüşen bir yazı yazmışsınız. İyi ki de yazmışsınız, elinize sağlık.
Murat Ç okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Neşe Hanım, sizin de yorumunuza sağlık.
nisa okurunun profil resmi
Okurken kendimden geçtim o nasıl yorumdur.Hayran kaldım...
Murat Ç okurunun profil resmi
Teşekkür ederim yorumunuz için. Kitap, insanı ve insanlığı sorgulatacak bir metin sunuyor bize. Bir tarafta aç olmasına karşın bir ekmek parçası için bugün yemesem de olur, aç kalsam ölmem ya diyebilen bir karakter, diğer tarafta; tüm aç gözlülüğü ile doymak bilmeyen insanlar ve toplum, kısacası biz.
Divane okurunun profil resmi
2003'te lise stajımı yapıyorum haftanin uc gunu. Bigun orta yaşlı bi kadın 'abla açım bi ekmek parası' dedi. Bende ' abla gel bende yemeğe gidiyorum gel beraber yiyelim' dedim. 'Ama bak ben öğrenciyim ben ne yersem sana da ondan söyleyebilirim' diye anlaşarak gittik oturduk. Tost söyledim porsiyon istedi, yanına kolasini söyledi, ben daha yarım ekmek tostumu yiyene kadar bitirip tatlı sordu. Bulamayınca da kalkıp gitti. Bende arkasından afiyet olsun dedim.. Bir keresinde de dukkanimizin önüne haftada bir pazar kurulur. Yine pazarın olduğu bigun sabah saatlerinde bi kadın çocuğuyla gelip para istemişti. Akşam pazar toplanırken de bozuk para lazımmı abla diye gelmişti. 270 lira bozuk parayi önümüze koymuştu. .
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.