Gönderi

136 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Ernest Hemingway, bu öyküde Santiago’yla birlikte Manolin’in kısa yaşanmışlıklarını sade ve akıcı bir dille ortaya koymuş. Santiago kendini oldukça yetiştirmiş yaşlı bir balıkçı. Ancak buna rağmen seksen dört gündür tek bir balık bile tutamamış. Manolin ise küçüklükten beri yaşlı balıkçının yanında çalışan, ona yardımcı olan ama ailesinin isteği üzerine başka bir balıkçının yanına verilip Santiago’yla aynı yolculukta bulunamayan genç bir çocuk. Ve kitap aslında seksen beşinci gün yine o kayığın içinde olan Santiago'nun tek başına denize açılıp orada üç gün boyunca kılıçbalığıyla olan rekabetini, ona karşı olan zaafını, onu öldürmek için yaptığı tüm stratejileri tüm zorlukları anlatmakta. Aynı zamanda karakterimiz psikolojik savaş da veriyor kendi kendine. Koca okyanus içinde tek başına. Balıklarla, kuşlarla, öldürmek istediği tek kılıçbalığıyla konuşuyor. Ve de kendisiyle. O kadar naif monologlar, düşünceler var ki… En çok söylemek istediklerini bile sadece içinden dile getiriyor. ‘’Çünkü biliyor ki iyi şeyler yüksek sesle söylenirse olmayıverirdi.’’ Kitapta çok kez ‘’keşke çocuk da burada olsaydı.’’ cümlesi geçiyor. Bu da beni istemsizce anlamlandırma çabası içine sokuyor. Bu çocuk, bu Manolin neyi temsil ediyor? Korkunun, ölümün, zorlukların olduğu kadar yaşam hazzının da içinde olan kişinin orada en çok bulunmasını isteyeceği şey ne olabilir? Belki de temsil edilen bir şey yoktu, çok açıktı.
Yaşlı Adam ve Deniz
Yaşlı Adam ve DenizErnest Hemingway · Bilgi Yayınları · 202332,5bin okunma
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.