Gönderi

Turna Kuşunun Hikayesi
Japonya'ya atom bombası atıldığında 2 yaşında bir kız ! 2 yaşına geldiğinde mâruz kaldı­ğı radyasyon sebebiyle kansere yakalanmış. Sa­vaşta öksüz ve yetim kalan zavallıcık hastaneye yatırılmış ama durumu ümitsizmiş. Hasta­nedeki doktorlar küçük kızın ölümü için gün sayarken küçük Japon kızı hayat doluymuş. Ko­ridorlarda koşuyor, oynuyor ve diğer
··
4 görüntüleme
Cebe Noyan okurunun profil resmi
"Shou Makoto isimli genç erkek platonik sevdiği kadına yani Ai Tomoko'ya bir türlü açılamazmış. Onu gördüğünde yanaklarının kızarmasına, anlamsızca gülümsemesine mani olamazmış. Tomoko da Makoto'daki bu tavırların hiç mi hiç  farkına varmamış. Aslında Makoto'nun sevdiğini söyleyememesindeki en büyük «gerekçe» uzun zamandan bu yana çok iyi iki arkadaş olmalarıymış. Onu sadece arkadaş olarak sevmediğini söylerse artık eskisi gibi olamayacaklarından o kadar korkarmış ki bu düşünce aklına geldiği vakitlerde bile dilini koparacak gibi ısırdığını farkederek kendine gelirmiş. Birgün eski gazeteleri karıştırırken ilginç bir habere rastlar Makoto. Yıllar önce kansere yakalanan bir kız çocuğuna origami ile 1000 turna kuşu yaparsa dileğinin kabul olacağı söylenmiş ve kızcağızın dileğini gerçekleştirmesine  ömrü vefa etmemiş. Böyle gerçekleşmeyecek bir umuda bel bağlamak zorunda kalmanın verdiği hüzünle kızcağıza üzülmüş, bir yandan da aklına «Tomoko için kendisi de turna kuşu yapsa mi?" fikrini sinirlenerek kovmaya çalışmış. Bunun gerçekle bir ilişkisi olamazdı, düpedüz hurafeydi!   -----------*****---------------   Tomoko artık başka şehre taşınmış, hergün arayıp sormalar haftada bire sonra da önemli günlerde ya da arada sırada, akla gelince konuşmalara kalmıştı. Makoto seviyordu ama günler geçtikçe Tomoko'nun yeni çevre edinmesiyle eskisi gibi sıkıfıkı olamadıklarını da hissediyordu. Belli ki Tomoko yeni çevresine alışmış ve sürekli de kendisi bahanesi olmadan arayıp soramazdı ki... Aklına o origami ile yapılan turna kuşu geldi. Kendi kendine bunun gerçek olmayacağı gün gibi ortadaydı ama denemesinde de ne sorun olabilirdi ki? Zaten Tomoko ile eskisi gibi de değiller. Belki de Tomoko taşınmadan önce onu sevdiğini söylemiş olsaydı en fazla bugünkü gibi olabilirlerdi. Şimdi de küs olmasalar da küsmüş gibi değiller mi? Makoto'nun yüzü yine düştü morali bozuk bir şekilde önündeki defterinin yapraklarıyla oynuyordu. «Acaba Tomoko da şu an kendini düşünüyor muydu? Arkadaş olarak da düşünebilir ne var bunda!» Sonra defterden yaprak yırtarken kendine gelmişti Makoto. Gülümsedi... Ne zararı olurdu ki yapsa, turna kuşlarını biriktirse...  Hem gazetedeki o kız gibi bir acelesi de yoktu. Her gün bir tane yapsa hem kendini yormaz hem de Tomoko'yu hep hatırlardı, her gün hatırlardı. Ama artık çekinmenin de bir manası yoktu. Kaç zaman olmuş böyle yaşamaktansa sevdiğini söylemesi daha doğru olmaz mıydı?  Peki, önceki günler ne olacaktı? Yani turna kuşunu eğer her gün yapacaksa Tomoko'nun taşındığı günden itibaren yapmalıydı ki bir manası olsun. «Taşınalı kaç gün oldu?» diye düşünmüştü. Bunu hatırlayamamıştı işte! Kaç gün olmuştu? Kaç gün!.. Sonra aklına, kağıda aktardığı mesaj yedekleri geldi. Oradan geriye doğru eski mesajları tarayarak taşındığı gün attığı mesajlardan birini bulabilirdi. Önceden yazıcısından çıkartıp sakladığı yedeklerin sayfasını karıştırmaya başladı. İçinden «iyi ki son zamanlarda daha seyrek mesajlaşmaya başlamışız» diye düşünmeye başlamıştı ki buldu! Sonunda bulmuştu! İki yıldan fazla zaman olmuştu. 747 gün olmuştu Tomoko gideli... Kendi kendine düşünmüştü; «Her gün 3 tane turna kuşu geçmiş günler için, 1 tane da bugün için yaparsam 249. günde son 4 günlük turna kuşum kalır. Iki gün de hazırlanmak için yeter de artar bana. Sona kalan 2 tane turnayı da sözlerime şahit olması için ayıracağım..» diyerek piiss igrenç bir gülümseme attı. Tomoko'yu düşünürken yırttığı kağıdı aldı eline. Onun ilk turna kuşu olmasını istiyordu. İlk o kağıtla başlayacaktı. Zor da olsa yapmayı başarmıştı. Sonra geri kalan 3 taneyi de katlayıp kitaplığındaki kutuya kaldırmıştı.    Günler geçtikçe turna kuşları birikiyordu. Tomoko ile de daha sık telefonlaşmaya başlamışlardı. Hem uzun süredir konuşmayınca anlatılacak da çok şey oluyordu. Tomoko'yu sık aramalarından sıktığı anlamı da böylede çıkmıyordu. Makoto'nun yapması gereken 2 turna kuşu kalmıştı ki Tomoko'ya onu görmek istediğini ve 2 gün sonra eğer kendisi de isterse yanına geleceğini söylemişti. Tomoko da sevinmişti buna...   Makoto biriktirdiği 998 turna kuşunu ve biri sarı diğeri kırmızı iki kağıdı da alarak Tomoko'ya doğru yola koyulmuştu... ----------------*****--------------   Tomoko'yla uzun uzun sohbet etmeyi ne kadar da çok özlediğini düşünüyordu Makoto. Tomoko'nun gözünün sürekli takıldığı kutuyu göstererek «Bunun içinde ne olduğunu ne zaman söyleyeceksin?» demesiyle irkilip kendine gelmişti Makoto. Gülümseyerek « Onu sana göstermek için getirdim. Bir tür koleksiyon gibi ama değil.» Tomoko'nun gözü (Bir Japon'un gözü ne kadar büyüyebilirse o kadar) büyümüştü. Merakla «Peki o zaman ne bu?" demişti. Makoto'nun yüzü yine kızarmaya başlamıştı ama bu sefer daha cesurdu, daha korkusuzdu. Kutunun üzerinden kesilmiş bir gazete yaprağı çıkardı ve yıllar önce kanserden ölen kızın haberini okuması için Tomoko'ya vermişti.  Tomoko son cümleleri okuduğunda gözlerinden birkaç damla yaş gözükmüştü. Makoto, Tomoko'nun gazete yaprağını masaya bırakmasıyla Tomoko'ya origami için getirdiği kırmızı kağıdı uzattı. Kendi önüne de sarı kağıdı aldı ve «hadi sana turna kuşu yapmayı öğreteyim. Belki gün gelir umudun tükenmeye başlarsa sen de turna kuşları yapar dilek dilersin» demişti. Tomoko kahkahayla gülümseyerek "Olur hadi öğret bakalım. Hem günde bir tane bundan yapsam dahi 1000 günün sonunda Kiyoshi bana evlenme teklifi yapmaz. Yapar mı? Sanmam... »"
Leblebi Tozu okurunun profil resmi
Sen onu seversin, o ise bir başkasını.. Turna kuşunun dilekleri gerçekleştirdiğini inanmaya başlamıştım ki son cümleyi okuyana kadar... Güzel bir hikayeydi teşekkür ederim😊
4 sonraki yanıtı göster
Okurzâde okurunun profil resmi
Yedikıta - Sayı 136
Yedikıta - Sayı 136
bu sayıdaki konularsan birisi de bu. Okumanızı tavsiye ederim. Okudum ve duygulanmamak elde değil gerçekten. Kızın adı da Sadako Sasaki'ymiş.
Leblebi Tozu okurunun profil resmi
Okuma imkanım olursa okuyacağım. Sasaki'nin hikayesi. Gerçekten anlamlı ve duygusal bir hikaye...
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.