Gönderi

"Anacığım, ben senin nasıl bir insan olduğunu bilmezsem bu mektubu yazarmıydım. Senin bilgeliğine, iradene, gücüne inandığım için yazıyorum. Buna rağmen neyden başlamayı, nasıl anlatmayı bilemiyorum. "... Görürsün anacığım, zaman geçtikçe benim doğru hareket ettiğimi daha kolay anlarsın. Evet anam, emin olmalısın ki oğlun şerefli davrandı. Her şeye rağmen, yüreğinin ta içinin içinde, pek açığa vuramadığın şu düşünceler, bana sorulmayan şu soruların kalacaktır: 'Ah balam, sevgili oğlum, insana bir kere verilen bu dünyayı kendi isteğinle nasıl bırakıp gidersin? Ben seni bunun için mi doğurdum?' diyeceksin. Evet anam, bir ana olarak bana hesap sormaya her zaman hakkın var. Ama sana bu sorunun cevabını çok sonra tarih verecektir. ... "Benim idealim savaş kahramanı olmak değildi, ben daha mütevazi bir amaç seçmiştim: Bir oğretmen olmak istiyordum. Candan istediğim şey ögretmen olmaktı. Ama, beyaz tebeşir ve cetvel yerine, elime asker tüfeği almak zorunda kaldım. Bunun sorumlusu da ben değilim. Yaşadığımız devir böyle istedi. Çocuklara bir defa bile ders vermek nasip olmadı bana. "Bu benim son mektubum, son sözlerimdir. Anacığım! Bin defa, binlerce defa sana, senin ana yüreğine sığınacağım, sana sonsuza kadar borçlu kalacağım. Seni umutsuzluklara düşürdüğüm için beni bağışla anacığım. Benim fedakarlık duygum, hayat okulunda yoğrularak pekişti. Bu benim, öğretmenleri olmak istediğim çocuklara ilk ve son dersimdir. ... "Ağlama anacığım ağlama. Hiç kimse ağlamasın. "Beni bağışla anacığım. Elveda. "Elveda dağlarım, elveda Ala-Too..." ... "Öğretmen oğlun - teğmen Maysalbek Suvankul uulu "Cephe, 9 Mart, 1943, gece saat 12."
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.