Uzun olmamış, hatta tam kararında olmuş. Nasıl bittiğini bile anlayamadık, ee zaman göreceli tabii.
Zaman eskiden önemi pek büyük bir mefhumdu. Hatta ayarlamak için koskoca enstitü kuruldu yahu! Daha sonra ne olduysa oldu, zamanı hükmümüz altına almaya çalıştık, ruhunu yok ettik. Başımıza gelenler ilk başta masumca başlayan bir 'zaman kazanma' merakının eseri. Önce makinede bir vida olduk, sonra vidaya da gerek kalmayınca evrendeki misyonumuzu sorgular hale geldik. 'Boş zaman' aktiviteleri edindik. Oysa zamanı dolu ya da boş yapan sadece yaptığımız işin piyasa ekonomisinde bir değer üretmesi midir? 'Boş' zaman yoktur yahu, zaman aynı zamandır. Ne yaptığımızdan bağımsız olarak.
Ben de fazla uzatmayayım. Zamanın çocukları iken artık zamanın hükmedeni olmamız onun bütün ruhunu yerle bir etti. Zaman öldürüyoruz artık, anı yaşamanın tatminini hepten yitirdik. Elimizde bir tek madlen kek ve çocukluğumuzun kokuları kaldı. Haa bir de, arada denk gelen böyle naif incelemeler. Kalemine sağlık Barbaros hocam.