"sen onlardan değilsin, Deborah." tüm hikayenin başladığı noktadır burası. etrafından, tüm insanlardan gittikçe izole olan ve bunun yerine kendine daha mutlu bir dünya inşa eden Deborah Blau'nun hikayesi.. O'nun dünyasındaki tek problem varlıkların gerçek dünyada karşılığı olmaması ve gerçek dünya tarafından algılanmaması.. Deborah bir şizofren, Yr adında hiç kimsenin hissetmediği, duymadığı, görmediği bir dünyası var. Bu dünya O'nu acı çektiği, izole olduğu, dışlandığı yerden alıp; kendini daha iyi anlattığı mutlu olduğu bir yere götürüyor.. Fakat daha sonra bu dünya O'nu o kadar içine çekiyor ki beraberinde bir akıl hastanesi yaşamı getiriyor..
bu kitabı okuduktan sonra herkesin bir şizofren adayı olduğu kanısına vardım. çünkü insan bazen etrafındaki her şeyden izole olup kendi dünyasına çekilmek ve orada daha mutlu olmak istiyor. eğer bu işin ucunu kaçırırsak da yarattığımız her şeye inanmaya ve kendimizden bir parça olan varlıklara gerçekmiş gibi davranmaya başlayabiliriz.
şizofren dünyası, akıl hastanesi yaşamı gibi konular ilginizi çekiyor ise mutlaka okumalısınız. bu arada kitabın adı bence bu hikayeye verilecek en güzel addı. okuyanlar ne demek istediğimi anladı zaten :)