Gönderi

O aklına düşen sorudan kendini alamadığı için, tıpkı bir toz bulutu gibi avuçtan avuca gezip durdu yıllarca. Ve gördü ki, sırrını çözdüğü her avuçta insanla vicdanı arasında mesafe açılıyor. Gördü ki, görünen hayatların pek çoğunun bir başkası tarafından görülmeyecek kadar kalın bir astarı vardır. İnsanlar balçıklarını tıpkı bir zırh gibi kullanıyorlardı. Bir zırh gibi kullanıyorlar, başkalarından sakladıkları ne varsa o zırhın içine doluşturuyorlardı. O zırh tıka basa dolunca bir genişliğe ihtiyaç duyuyor, ellerini çoğunlukla bu vakitte açıyorlardı gökyüzüne. Herkes içinde başka bir dünya, başka bir arzu, başka bir kişi taşıdığı için hayat, gerçek yüzü özenle saklanmış zekice bir oyna dönüşüyordu.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.