“Şu allaha da heç sözümüz geçmiyor Sunacık. Yani kakıp gittik, dere depe, dovalar ettik, aşlar döktük, bir damla yağmur veriyor mu gördün mü?”
“Umudunu kesme... Yağdırır işallah...”
Elini başının üstünde salladı Hıdır:
“Yağdırsa da olur, yağdırmasa da... şimden keri!”