Gönderi

"Fakat düşler taş duvarlardan geçer, karanlık odaları aydınlatır yahut aydınlık odaları karartır. Düşlerde kişiler odalara gönüllerince girer, çıkar, kilitleri imal eden çilingirlere gülerler. O gece, çok tuhaf bir ıstırabın başlatıcısı olan bir düş gördüm. Bir karabasan yaratığıydı diyemem buna, çünkü uykuda olduğumun gayet ayırdındaydım. Fakat aynı şekilde, odamda, yatağımda uzanmış halde bulunduğumun da ayırdındaydım. Odayı ve mobilyaları, son keresinde gördüğüm gibi görmekteydim yahut gördüğümü sanıyordum; ancak bu kez oda çok karanlıktı ve yatağın ayakucunda hareket eden bir şey fark ettim. Önce ne olduğunu tam seçemedim. Fakat çok geçmeden bunun kocaman bir kediyi andıran, kömür karası bir hayvan olduğunu görebildim. Uzunluğu bir buçuk metre kadardı galiba, çünkü şöminenin önündeki paspastan geçerken, tam da paspasın boyuna denk gelmişti. Kafesteki bir hayvanın kıvrak, kötücül huzursuzluğu içinde ileri-geri dolanmaya devam etti. Tahmin edeceğiniz üzere dehşete kapılmıştım; buna rağmen bağıramıyordum. Onun hareketi giderek hızlanırken, odam karardıkça kararıyordu. Sonunda öyle bir karanlık çöktü ki, hayvanın gözlerinden başka hiçbir yerini göremez oldum. Yatağın üstüne yumuşakça atlayıverdiğini hissettim. İki koca göz yüzüme yaklaştı ve aniden, birkaç santimetre arayla iki kalın iğne göğsüme derinlemesine saplanmış gibi canım yandı. Çığlık atarak uyandım. Gece boyu yanan mum, odayı aydınlatmaktaydı; yatağın ayakucunda, biraz sağa doğru, ayakta duran bir kadın figürü gördüm. Koyu renk, bol bir elbise giymişti ve çözük saçları omzunu örtüyordu. Bir taş kitlesi bu kadar durgun olabilirdi ancak. Soluk aldığını belli edecek en ufak bir kıpırtı yoktu. Ben ona bakarken, figür yerini değiştirdi sanki; kapıya daha yakındı artık. Sonra iyice yaklaşınca kapı açıldı, figür çıkıp gitti."
Sayfa 47 - Çeviri: Yiğit YavuzKitabı okudu
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.