Gönderi

“...14 Temmuz 1919'da ikinci çocuğum Türkân dünyaya geldi. Tazyik devam ediyordu. Her gün gelip gidip boyuna bir şeyler soruşturuyorlardı. 1919 sonlarına doğru, artık memleketten çıkmaya karar verdik. Teşebbüse geçtik. Konsültasyonlar yaptırdık. Dışarıda tedavi görecektik. Ama bu sefer de Babıâli, yani Mütarekedeki Itilâfçı hükümet raporlarımızı kaybediyordu. Yabancı işgal kuvvetleri ise, tabiî teşebbüslerimizi engelliyordu. Sonunda müttefiklerinden gizli olarak, Italyan işgal Kuvvetleri Kumandanı Kont Kaprini'nin yardım ve tertibi ile İstanbul'dan çıkabildik.” Bu işin nasıl düzenlendiğini anlattıktan sonra Naciye Sultan devam ediyor: Evden anneme bile haber vermeden çıktık. Yalnız kardeşim Şerafeddin Efendi'ye bir mektup bıraktım. Denari'nin (İtalyan mimar Denari'nin çocuklarının bakıcısı sıfatıyla kaçıyor. A.I.) evi St. Antuvan kilisesi civamdaydı. Orada dadı kıyafetine girdim. Ömrümde ilk defa başımı açıyordum. Denari'nin kansı bana bir de şapka uydurdu. Sırtıma bir dadı pelerini geçirdi. Gemiye bizi Kont Kaprini'nin arabası içinde getirdiler. Italyan gemisinde,- Italyan kuriyesinin kamarasına kilitlediler. Çanakkale'den çıkınca artık serbestledik. Mimar Denari bizi Birindizi'ye kadar götürdü. Evvelce ve gizlice yapılan yazışmalarla düzenlendiği gibi, Enver'in eniştesi Nazım Beyle, eşi Hasene Hanım bizi orada karşıladılar, ilk defa memleketten çıkıyordum. Sonra bir kaç gün Roma'da kaldık. Sefir Galib Kemali Bey bize yardım etti. Pasaport verdi. Berlin'e telefon edildi. Karşımıza telefonda Talât Paşa çıktı. Fakat Enver'den haber yoktu. Bir Alman tayyaresiyle Rusya'ya uçmuş. (1 Nisan 1920 tarihli Enver Paşa'nıb Naciye Sultan'a mektubu: “Sevgili Karıcığım, iki gün sabahın beşinden, on ikisine kadar bir çok defalar uçmaya teşebbüs ettikten sonra, nihayet tayyaremiz kırıldı. Biz de uçamadık.) Hakkında hiç bir haber alınamamıştı. Roma'dan Berlin'e hareket ettik. Berlin'e vardık. Ama çilelerimiz bununla bitmeyecekti ki...
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.