Gönderi

İşte hep kendini sonunda, istesin istemesin, böyle denizin yavaş kemirdiği bir toprak parçası üzerinde bulur ve orada bırakılmış bir deniz kuşu gibi tek başına dururdu, bu onun yazgısı, ona özgü bir şeydi, işte onun asıl gücü, asıl üstü küpü buradaydı, tüm fazlalıkları birden silkip atmak, özdeşleşmek, küçülmek, bedence bile daha hafiflemek, daha yalın görünmek ve yine de kafa gücünden hiçbir yitirmemek, kendi küçük toprağı üzerinde durup, insanların içinde bulunduğu bilgisizliğin, aymazlığın karanlığa meydan okumak, bizim bir şeyden haberimiz yok ama deniz, üzerinde durduğumuz kara parçasını alttan alta durmadan kemirmektedir, diye düşünmek, işte bu onun yazgısı, onun yeteceğiz idi.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.