"Kırmızıyı hiç sevmiyorum ben !" Diye yazmaya başladı Nevin. "Üstüme üstüme gelen duvarlarla aynı renk olduğu icin.."
O sırada kapı çalındı . Telaş içinde açmaya gitti annesi . Az sonra babasıyla beraber içeriye girdiler.
" Yemek hazır değil mi hala ?" Diye gürledi adam.
" Hazır " dedi anne. " Hemen getiriyorum "
Babası , her akşam olduğu gibi , masanın orta yerine kırmızı şarap şişesini koydu. Bardağını doldurup içmeye başladı.
" Babamın geceler boyu içtiği kırmızı şaraptan nefret ettiğim için .."
Kıpkırmızı , kanlanmış gözlerini Nevin e dikti baba.
.
" Babamın içkiden kanlanmış gözlerinin rengi kırmızı diye.."
Babası içeri seslendi :
" Gel buraya kadın ! Nerede kaldı şu zıkkım ?"
Annesi , elinde yemek tenceresiyle içeriye girdi. Baba yerinden fırlayıp okkalı bir tokat attı anneye . Parmakları annenin yanaginda kıpkırmızı bir iz bırakmıştı.
" Babamın beş parmağının , annemin yanagindaki iz kırmızı olduğu için .."
Yetmemiş gibi , bir tokat daha attı baba. Annenin dudağının kenarından kan sızıyordu.
" Annemin yarılan dudağından akan kanın kırmızısını nasıl sevebilirim." Diye yazdı Nevin..
.
.
Ben kırmızı hiç ama hiç sevmiyorum ! Çünkü o nefret , şiddet ve mutsuzluğun rengi..