Ben Hırçın Kız’ı okurken hiç şu şekilde düşünmedim: “Nasıl bir kadına böyle yapar, bu nasıl bir eser? şöyle yanlış böyle yanlış”
Aksine okurken zevk aldığım Shakespeare eserlerinden biriydi. Yüz ifadem bazen gülümser bazen karakterlere tiksinir şekildeydi. Burada önemli olan gülümsemem ya da iğrenerek bakmam değil; beni o hale sokan durum. Yani ben dış dünyadan kopmuş ve kitapta yaşıyormuş gibi içine girebildiysem, o benim için yeterlidir.
Tekrar söylüyorum bir feminist olarak yazınızı eleştirmedim, bir eleştirmen olarak eleştirmedim, bir edebi zevki olan birisi olarak eleştirmedim. Sadece okuyunca içimde rahatsızlık hissettim ve bu cümle yazılmamalıydı, bu düşünce yanlış dedim. Hem esere haksızlık hem de insan ilişkilerine. Bir önceki yazımda yazdığım inceleme böyle olur diye açıkladığım şeyleri de geri alıyorum. Çünkü herkes istediği gibi yazabilir o konuda haklısınız. Ama ne şekilde yazılırsa yazılsın doğru yazmak önemli değil mi?
Kadın mücadelesi hakkında tartışmayı açıkçası sizinle yapmak istemiyorum. İster kaçış diyin ister küstahça ister başka bir şey ama saygı duyacağınızı düşünüyorum, paylaşıma müdahale etmemin ana sebebi olduğu için. Ancak şunu söylemek istiyorum. Bir erkeğe ya da yaptığı eyleme ya da yazdığı bir yoruma eleştiri yapan bir kadın, erkek düşmanı değildir. Bu şekilde dersek zaten hep sıkıntı yaşadığımız “kadının düşüncesini ifade etme özgürlüğünü” kısıtlamış oluruz. Örneğin belki bir sonraki yanlışınızı dile getirmek istediğimde erkek düşmanı gözükeceğim korkusuyla eleştiremeyeceğim ve siz de bu bilgilerden faydalanamayacaksınız, yanlışınızı göremeyeceksiniz. Ben yazınızı cinsiyetsiz olarak eleştirdim, bir erkek olsaydım da dünya görüşüm sebebiyle rahatsız olacaktım ya da siz bir kadın olsaydınız da daha sert şekilde eleştirecektim. O yüzden lütfen güzel bir kaçış yolu olarak bu ‘feministlik erkek düşmanlığı değildir’ sözlerini bırakalım.
Doğrusu, haklısınız. Ama bunu toplumun erkek çocuklarına ve erkek gençlerine yüklediği olumsuz baskılar sebebiyle, bu çocukların psikolojik, sosyal, fizyolojik olarak birçok sorunlarla karşılaştığını ve yetiştirilme ve yine toplum yüzünden aksedilen yanlış davranışlar yüklendiğini, bunların hepsinin de erkek çocuklarının yetişkinliğini etkilediğini, buna da istismarın bir başka boyutu dendiğini biliyoruz ve bunun için de mücadele ediyoruz. Bu boyutta ele aldığımızda, sizin 3 yaşındayken, ağladığınızda ya da bebekle oynamak istediğinizde size verilen tepkilere göre şimdiki halinizi almış olma ihtimaliniz yüksek ve bu sizin suçunuz değil, toplumun suçu. (Siz derken herkesten bahsediyorum.)
Bence birbirimizi anladık, ben de çok çok yoruldum. Takip ediyorum, bir sonrakinde belki eleştirilecek bir yazınız olmaz, ben de sadece beğenir geçerim.