Gönderi

Gönül
İman ile küfrün merkezi kalptir. Eğer kalp iman ile dolu ise gönüldür, inkâr ve küfür ile dolu ise o nefistir. Gönül ulviyete, nefis süfliyete meyyaldir. Gönül ukbâ, beden ise dünyadır. Gönül aşkın dostu, nefis bedenin yoldaşıdır. Nefis düşman, gönül bir kaledir. Tasavvuf düşüncesine göre aklın sınırlarını aşacak bilgiler ancak gönül ile elde edilebilir. Akıl ilmin, gönül irfanın kaynağıdır. "Duruş, kazan, ye, yedir, bir gönül ele getir; Yüz Kâbe'den yeğrekdür bir gönül ziyareti." Kâbe'de putların bulunduğu zaman nasıl münminler ona yönelmekten kaçınmışlarsa, gönülde de Allah'tan gayrı şey bulunursa -yani dünyaya ait bazı arzu ve hevesler varsa-henüz kemâl derecesine varılmamış demektir. Nefis diri oldukça gönül uykuda, gaflettedir. Nefis öldükçe gönül ebedî hayat bulmaya başlar. Tasavvuf erbabı gönüle bu kadar kıymet verince onun incinmemesini, kırılmamasını sağlamak için hürmet, hizmet ve merhamet esasına dayanan bir ahlâk anlayışı ile insana yönelmeyi gaye edinmiştir. Yunus bu hususu şöyle belirtiyor: "Gönül Çalabın tahtı Çalap gönüle baktı İki cihan bedbahtı Kim gönül yıkarise." Dinî-tasavvufi edebiyat verimlerinde gönlün Divan edebiyatında olduğu gibi pek çok şeye teşbih edildiği görülür. Ancak bunlar içinde tasavvuf düşüncesinin sembolik ifadesinde yer alan ayna unsuru çok kullanılır. Ayna nasıl ışığı aksettirirse, gönül de tevhid sırrını, iman nurunu yansıtır. Ayna vahdetin, toz ise kesretin remzidir. Ayna tozlandığı zaman nasıl bakanı göstermezse, gönül de tozlandığı yani hakkı, hakikati unutup bu fâni âleme daldığı zaman ilâhî tecelliye mazhar olamaz. Gönül aynasını temizlemek, cilalamak gece gündüz Allah'ı zikir ile gerçekleşir. Böyle parlak gönüllere aşk dolar. Aşkla dolu gönül her an diridir. Gönül bahsi uzundur, oysa bizim yerimiz dar. Zaten gönül ehli olanlara da fazla söz gerekmez.
Sayfa 192Kitabı okudu
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.