Gönderi

"Nedense rahatladım, ohh dedim, kurtuluyorum. Bu da akıllanmış görünüyo. Yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo, başka bişe demiyo. Sinop’ta oluyo bunlar. Ben de döndüm İstanbul’a. Doğumuna yakın, Zagor, bi isyana karışıyor gene. Hemen paketleyip, Diyarbakır cezaevi'ne postalıyorlar. Çok geçmeden, bizimki depreşiyo gene; o haliyle kalk git sen Diyarbakır’a, üç gün ortadan kaybol... Herif, kafayı yiyo tabii. Dönünce bi dayak buna: Eşek sudan gelinceye kadar. Kızın sakatlığı bu yüzden. Sonra çocuğu doğuruyo. Uzun zaman anlaşılmamış. Ortaya çıkınca, bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. Çocuğu da alıp, vın Diyarbakır’a, Zagor’un peşine. Allah'tan herif, delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. Ben, o ara İstanbul’da taksiden yolumu buluyorum. Epey bi zaman böyle geçti. Yine her gece rüyalarımda bu. Zagor’un Diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra. Bi gece bi büyükle eve geldim. Hepsini içtim. Zurnayım tabi. Bi ara gözümü açıp baktım: Karlı dağlar geçiyo. Bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, Diyarbakır’a geldik diyo. Baktım,  sahiden Diyarbakır’dayım. Bi soruşturma... Kale Mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? Görünce hiç şaşırmadı. Hiç bişey demedik. O gece, oturup düşündüm. Oğlum Bekir dedim kendi kendime,  yolu yok çekeceksin. İsyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. O gün bugün usul usul yürüyorum işte. “  Masumiyet (1997) 
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.