Gönderi

Dayanılmaz acılar çekiyordun benim için, bu ıstıraptı geceleri bağırtan seni... “Annenin babanı unuttuğu gibi sen de unutacak mısın beni yoksa? Annenin odasında babanın küçücük bir fotoğrafı bile yok. Benim yanımda bir kez bile adını anmadı onun. Babanın anneni deliler gibi sevdiğini biliyorum. Ona cepheden yazdığı mektupları okuduğumda hemen anladım bunu. Yoksa Rus kadınları bu kadar çabuk mu unutur?” “Ben unutmayacağım Nâzım. Aklına getirme bunu.” “Sen elli yaşına gelene dek oradan kıskanmayı sürdüreceğim. Yok, yok elli beş. O yaşına dek görebiliyorum seni. Sonra ne olur, bilmiyorum. Beni aldatan kadına dokunamazdım. Ve bu konuda da kadının kendini temize çıkarmak için söyleyeceklerine değil, söylentiye, dedikoduya inanırdım. Bu bir. İkincisi, hayatımın hiçbir evresinde rastgele bir kadın ya da insan için şiir yazmadım. Yaşamın karşıma çıkardığı pek çok kadın, kendileri için hiç değilse bir tek dizecik yazmam için dilekte bulundu. Ama yapamadım. Asla, bir kez bile. Onlar hayatımın paralelindeydi anlıyor musun, hayatımın içinde olmadılar. ‘Zengin adamsın, bana bir kürk ya da yüzük alsana’ diyenlere, param varsa elbette, aldım. Fakat şiir yazmak, hayır. Şairler yalan söyleyemez.”
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.