Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

984 syf.
9/10 puan verdi
İnsanlar ikiye ayrılır: Bu kitabı okuyanlar ve okumayanlar
Aylar öncesinde bu kitaba inceleme yazmak istediğimde sadece bunları yazabilmiştim. "Nereden başlayacağımı bilmiyorum, ne anlatacağımı bilmiyorum, nasıl ifade edebileceğimi bilmiyorum. Jack London'un Martin Eden'inden sonra ilk defa bu kadar kararlı bir kişilik gördüm. İlk defa felsefesinden hiçbir şekilde taviz vermeyen bir adam gördüm." Bu kitabı anlayabilmek, anlatabilmek, özümsemek için bir hayli üzerine düşünmek, konuşmak gerekiyormuş. Kitabın içinden belki de kitabın ötesine uzanmak gerekiyormuş. Bunu ne kadar yapabildim bilmiyorum ama bir şeyler demek istiyorum. Howard Roark, üniversiteden çok büyük bir başarı ile mezuniyetine ulaşmaya çok yakınken son bir proje ödevinde hocasının, arkadaşlarının yani hakim felsefenin yerine çizdiği bina projelerine kendi fikirlerini, yaratıcılığını yansıtan, bu çerçevede modern bir anlayış kullandığı için içi boş da olsa eleştiriler alan bir iç mimar. Kendi fikirlerinin doğruluğu konusunda o kadar emin ki başta ona kızsanız bile sonraları hak vermeye başlıyorsunuz. Hani Martin Eden kitabında şöyle bir cümle vardı: "Çoğunluk onu beğeniyor veya beğenilmesi gerektiğine inanıyor diye, benim de beğenmemi gerektirmez." Roark da aynı şekilde düşünür. Kendi yaratıcılığı, kendi ortaya döktükleri her zaman daha önemlidir onun için. Çoğunluğun isteklerinden ziyade kendi yapabildiklerine odaklıdır. Bu minvalde de bir alıntı yapmak isterim. "Ben bugün, hayatımın tek bir dakikası üzerinde bile hiç kimsenin hakkı olmadığını söylemeye geldim. Enerjimin de. Başarılarımdan herhangi birinin de. Kim böyle bir iddiada bulunursa bulunsun, sayıları ne kadar kalabalık, ihtiyaçları ne kadar büyük olursa olsun. Buraya gelip, başkaları için yaşamayan bir insan olduğumu söylemek istedim." Kitap 4 ana karakter üzerinden bir toplum şekillemesi çizer bize. Birincisi Howard'ın okuldan arkadaşı. Howard onu, fayda elde etmek uğruna ruhunu satmak ile itham eder. Toplumumuzda çokça görebiliriz böyle simaları. "Yalan söyleyen, hile yapan ama görünüşte saygınmış gibi davranan adam" cümlesinin vücut bulmuş halidir Peter. İnsanların beğeni kaygısı üzerinden kendini şekillendiren, onların doğrularını kendisinin doğrusu haline getirmekten asla çekinmeyen bir kişilik tipi. Nitekim kitaptan şu cümle de onu anlatıyordur. "Bu doğru mu?" diye sormuyorlar. "Başkaları bunu doğru buluyor mu?" diye soruyorlar. Yine şu cümleler çok şey anlatacaktır Peter hakkında. Hem de Howard'ın Peter'e bakışını görmek adına iyi bir kaynak. "Sana öğretildiği için hep tekrarladığın şeyleri unutup, kendi beyninle, hakkıyla düşünebilir misin? Anlamanı istediğim şeyler var. Bu ilk şartım. Ne istediğimi söyleyeceğim sana. Diğer insanlar gibi düşünürsen, o bir şey değil dersin. Ama öyle dersen, o zaman yapamam bu işi. Sen tümüyle anlamalısın. Bunun önemini bütün zihninle anlamalısın." "Çalışırım, Howard. Ben sana ... dün dürüst davrandım." "Evet. Öyle davranmasan, dün reddetmiş olurdum. Ama şimdi, en azından birazını anlayabilirsin gibi geliyor." "Yapmak istiyor musun?" "İsteyebilirim. Bana yeterince cazip bir teklif yaparsan." "Howard ne istersen. Ne olursa. Ruhumu satmaya hazırım ..." "İşte anlamanı istediğim şey de o. Ruhunu satmak dünyanın en kolay şeyidir. Bunu herkes her saat yapıyor. Ben senden ruhunu korumanı istesem ... bunun neden daha zor olduğunu anlayabilir misin?" "Evet... evet, sanıyorum." Evet Peter böyledir ve böyle olmasında en az onun kadar kendisine dayatılan beğenilme kaygılarının da yeri vardır. Sigmund Freud böyle insanları çok büyük bir mevkiye gelse bile başarılı bir kişilik olarak tanımlamaz. Başarılı kişilik, kendi heykelini kendisi yapan, çekici hep kendine vurup kendi kendini inşa eden insandır. Burada fiziksel değil de bilişsel düzeyde bir kişilik inşasından bahsettiğimi de söyleyeyim. Kitabın ikinci karakteri Toohey. Saygı değer bir insan onu Feto'ya benzettiğini söylemişti. Gerçekten öyle bir benzerlik var. Kitleleri etkileme konusunda çok başarılıdır. Özellikle kelimelerin gücünü ve onları iyi kullanmayı bilir. Benim bu kitapta hiçbir şekilde sevemediğim, okurken "arkadaş bir tane olumlu hareketin yok, bir tane sevilebilecek özelliğin yok" diyebileceğim adamdır. Bir diğer karakterimiz ise Gail Wynand'dır. Hikayenin başlangıç noktasında Howard'a yol gösteren iç mimarın en büyük düşman olarak nitelendirdiği Gail. Büyük bir zenginlikle yaşamını sürdüren, her istediğini elde edebileceği gibi her istediği kişinin yaşamını bir anda parlatıp bir anda söndürebilecek bir isim. Bunu elde etmek için de kendi ruhunu feda etmiş bir isim. "Ermişlerle dervişler ancak maddesel şeyleri feda eder. Ruhun kurtulması için küçük bir fiyattır bu. Ruhunu kendine saklar, dünyasal şeyleri feda eder. Ama ben... ben otomobilleri aldım, ipek pijamaları aldım, çatı daireyi aldım, karşılığında da dünyaya ruhumu verdim. Eğer sevabın ölçüsü fedakarlıksa, kimin feda ettiği daha büyük? Asıl ermiş, asıl aziz kim?" Yine kendi deyimiyle aktarayım: "Kollektif bir ruh üzerinde güç istiyordum, onu elde ettim. Kollektif bir ruh." Kollektif ruh ise kitabın oklarını çevirdiği noktadır Howard üzerinden. Kitlelerin ne yeyip ne içeceğine nasıl giyineceğine nasıl davranacağına halkın tamamının ayrı ayrı değil de, bir kesimin bunu seçmesiyle diğerlerine şans tanımayacak şekilde onların hareketlerini düzenlemesidir diye açıklayabilirim sanıyorum. Ayn Rand'ın Ego kitabını da okuyunca bahsedilen bu kavramı daha iyi anlayabilmiş oldum. Kollektif yaşam biçiminde insanlar birbirleri için yaşar, nefes alır, birinin canı yanarsa ötekinin de yanar. Aynı anadan doğmasalar da insanlar kardeş olarak görürler birbirlerini. Ego kitabından alıyorum. "Bizi yöneten kanunlar; insanlar arasında hiç kimsenin, hiçbir zaman yalnız olamayacağını söyler. Çünkü yalnızlık, bütün kötülüklerin kökü ve günahların en büyüğüdür." Bu toplumun "Biz" kısmını içeren düşünceyi anlatıyor. Ama "Ben" ise şöyle söyler: "Sevgimi hiç kimseye laf olsun diye, sebepsiz yere veremem. Şans eseri yanımdan geçen, yanımda duran, yanımda doğup yaşayan kimse onun sahibi olamaz." Howard Roark işte bu anlayışla bahsi geçen bilince karşı çıkan kişidir. Kolektivizm yerine objektivizm'i savunan karakterdir. Ben'in yaşamı asla biz tarafından belirlenemez ona göre. O kendi yaratıcılığını savunur. Özgün düşünceyi savunur. Tarihin her noktasında yaratıcıların tüketiciler tarafından sindirildiğini düşünür. Kitabın hemen başında şu cümleler vardı: Sonunda Roark, "Eğer benim fikrimi istersen Peter, sen hatayı şimdiden yaptın," dedi. "Bana sormakla. Herhangi bir kimseye sormakla. İşinle ilgili konuları asla başkalarına sormayacaksın. Ne istediğini kendin bilmiyor musun? Nasıl dayanabiliyorsun bilmemeye?" Belki de ta başından belliydi Roark'ın hikayesi ve 2.sayfadan itibaren bunu anlatmaya çalışıyordu; Özgünlüğü, orijinalliği, yaratıcı düşünceyi ve kendi olmayı... Peki yukarıdaki karakterler ile baş edebilecek miydi acaba? Bu kadar ruhsuz adamın karşısında kendi karakterini korumayı sürdürebilecek miydi, akıntıya karşı sonuna kadar yüzebilecek miydi? "Sevgili oğlum, kim yaptıracak sana o binaları?" "Mesele orada değil. Mesele, beni kimin engelleyeceğinde." (Ramiz Dayı konuşuyor :D) Kitabı okuduktun sonra Roark'a, yaşadıkları sebebiyle hak veriyor olsam da, Ben'lik bilincine, hayatının başrolu olarak kendi kararlarını başkasının düşüncesini önemsemeden alışına hayran kalsam da objektivizm felsefesini hala doğru buluyor değilim. Sebebi olarak da sosyal medyada arada bir paylaşılan çok sevdiğim şu cümleleri örnek olarak gösterebilirim sanıyorum. Bir şaman öğretisi şöyle der : " Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz... Nehirler kendi suyunu içemez... Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez... Güneş kendisi için ısıtmaz... Ay kendisi için parlamaz... Çiçekler kendileri için kokmaz... Toprak kendisi için doğurmaz... Rüzgar kendisi için esmez... Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz. Doğanın anayasasında ilk madde şudur... Her şey birbiri için yaşar.. Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur.. Eski çağlardan süre gelen bir anlayıştı bu.. Bütünlüğü anlatırdı.. Özü iki cümleydi.. “ Ben Biz olduğumuz zaman Ben olurum.” “ Ben, Ben olduğum için Sen, Sensin" Toplum bazı konularda bizi hapsedip kendiliğimizi oluşturmada engel teşkil ediyor olsa bile insanı anlamlı kılan şeyi insanlığa katkı noktasından yola çıkarak bulabileceğimizi düşünüyorum. Bencillik kadar biz olmanın da büyük bir değer ifade ettiğini düşünüyorum. Kitap sayfa sayısı itibariyle çok uzun görünse de bir çırpıda okunabiliyor gerçekten. Okuyacak arkadaşların asla gözü korkmasın. Siz kitabı açın o zaten ilk sayfalardan itibaren akıp gidiyor. Akıcılık ve merak ettirme noktasında birçok dünya klasiğini geride bırakır. Elden düşürmeme garantili kitap bu. Bu kadar az okunmuş olması kitabın okurları tarafından çokça şaşılan bir durumdur. İncelemede bu kadar çok alıntı yapmam normalde ama kitabı okumanız için bir merak oluşturmak istedim. Kitaptan uyarlanan bir film de bulunuyor. 1949 yapımı. Çok iyi olmasa da güzel bir film yapmışlar. The fountainhead ismi ile ararsanız bulup Türkçe alt yazılı olarak izlersiniz. Kitabın baskısı olmadığı için kütüphaneler dışında bulmak zor ama epub ya da pdf yoluyla da rahat rahat okunabilir bu sitede bu şekilde kitap okuyan birçok arkadaşımız var. Kitap linkleri bende var isteyene atabilirim pdf ya da epub.
Hayatın Kaynağı
Hayatın KaynağıAyn Rand · Plato Film Yayınları · 20132,727 okunma
··
1 artı 1'leme
·
8,6bin görüntüleme
Sedacevher okurunun profil resmi
Kitabi okuyanlar ve okumayanlar tespiti harika.. Az once bitirdim ve eski ben değilim.. Uzun sure bukadar zevk alacağım beni çarpacak bir kitap okur muyum bilmiyorum.. İncelemenizi okuduktan sknra inceleme yazmaya da cüret edemedim elinize sağlık😇👏🏼
Serhat okurunun profil resmi
Artık öncekinden farklı bir hayat sizi bekliyor, yeni yaşamınızda başarılar diliyorum :D Ben de motivasyon kaynağı olabilecek daha çarpıcı bir kitap okumadım hala, bulursanız bana da söyleyin LÜTFEN :) Çok teşekkür ederim güzel değerlendirmeniz için :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Rosexx okurunun profil resmi
Merhabalar rica etsem mevcutsa sizde bana da PDF olarak iletebilir misiniz. 400 küsür sayfasını okumuştum sonunu çok merak ettim ✨
Serhat okurunun profil resmi
Merhabalar. Tabi, gönderiyorum.
Sena K okurunun profil resmi
Merhaba. İncelemeniz çok ilgi çekici, kitabı fazlasıyla merak ettirdi fakat matbu haline ulaşmak biraz sorun sanırım. Rica etsem kitabın pdf halini gönderebilir misiniz?
Serhat okurunun profil resmi
Merhaba. Beğenmenize sevindim. Gönderiyorum.
2 sonraki yanıtı göster
Tyler DURDEN okurunun profil resmi
2. eli 700 lira olmasaymış okuyanlara ayrılmış grupta olacağımışız da neyse..
gizem okurunun profil resmi
Merhaba, çok güzel bir inceleme olmuş, elinize sağlık. Rica etsem kitabın pdf linkini atabilir misiniz?
İbrahim D. okurunun profil resmi
Bayadır takip ediyorum nadir kitapta. Temizlerinin fiyatı 500-1500 TL. Bugün ilk defa “Yeni gibi” sini 280 liraya görünce, direk aldım artık. Bir kitaba verdiğim en yüksek bedel olarak tarihe geçti. Umarım değer...
Serhat okurunun profil resmi
Ucuza bile almışsınız hocam. Umarım kitabı çok beğenirsiniz :) beğenmezseniz de zaten aynı fiyat civarına satarsınız rahatlıkla :)
Dmla okurunun profil resmi
Henüz kitabın yarısındayım ama incelemeniz harika olmuş 🌺
Serhat okurunun profil resmi
Teşekkürler, beğenmenize sevindim. İyi okumalar.
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.