Gönderi

Birkaç gün sonra iriyarı, çok heybetli bir adam gelmiş, kır bıyıkları ve kır sakalları varmış. Bunlara sorular sormuş, isimlerini, nerden geldiklerini öğrenmiş, sonra Zilan’a talip olmuş. Kaç lira bunun fiyatı, değmez ama hadi alayım gitsin. Satıcı 20 dolara isteyince yaşlı adam, bunun hışırı çıkmış be, 20 dolara çiçek gibi kızlar var, niye vereyim bunu bu parayı diye çıkışmış. Satıcı da adama hak verir gibi, bunun bir de kardeşi var demiş, bak işte çiçek gibi kız, el değmemiş değil ama onu da al, ikisine de 25 dolar ver. Adam Nergis’e bakmış, sadece bakıyormuş, hiç ellemiyormuş, sonra başını yukarıya kaldırıp olmaz demiş, bu para fazla. Satıcının kıvranmaya başladığında gören Zilan lafa karışmış, Meleknaz’ı göstererek, bir de bu gelin var demiş, üçümüzü de alın. Bu öneriye aklı yatan satıcı umutla yaşlı adamın süratına bakmış. Adam, karnı burnunda kadını ne yapayım yahu demiş, bunların hepsi ellenmiş bellenmiş, kaç elden geçmiş, canlı cenazeye dönmüş, hem bir de doğumla mı uğraşacağız şimdi ! Başka zaman da Zilan konuşmaya cesaret edemezmiş ama söyledikleri satıcının hoşuna gittiğinden bir kez daha lafa karışmış. Bir kişi fiyatına dört kişi alıyorsun amca demiş. Hayır demiş adam, dört nerden çıktı, üç dediniz. Zilan Meleknaz’ın karnını göstermiş, çocuk doğunca o da para eder demiş. Sonra satıcı ve yaşlı adam dışarı çıkmışlar, biraz daha pazarlık etmişler, ne dedikleri duyulmuyor ama tartıştıkları anlaşılıyormuş. Bir zaman sonra satıcı odaya girmiş, hadi demiş, satıldınız, çıkın dışarı. Böylece Zilan Nergis Meleknaz gün ışığına çıkmışlar.
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.