Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

120 syf.
7/10 puan verdi
evsiz yüreklerden selam ile!
Birkaç hafta önce
Havva Öztin Akarsu
Havva Öztin Akarsu
ın öykü etkinliği paylaşımını görünce, “Canıma minnet, ben de varım.” diyerek atılmıştım. Sonrasında tabii “Ne okusam?” sorusu zihnimde dolanırken, kitaplığımda bekleyen onlarca öykü kitabı davetkarca göz kırpıyordu yüzüme yüzüme. Bunlar arasında bakışlarımızın kesiştiği kitap ise Gülhan Tuba Çelik’in Evsizler Şarkı Söyler’i oldu. Gülhan Tuba Çelik, bir süredir adını muhtelif edebiyat dergilerinde gördüğümüz yazarlardan biri. Yazıya önce şiirle başlayıp, öyküyle devam etme yoluna gitmiş. Bununla beraber, yazdığı birçok kitap tanıtımı ve eleştiri yazılarıyla da edebiyat dergilerindeki yerini sağlam tutacağa benziyor. Yazarın ayakları yere basarak okura seslendiği ilk öykü kitabı ise Evsizler Şarkı Söyler. Bir kitap dosyası oluşturmak kadar, kitabın ismini belirlemenin de çok önemli olduğunu söyleyebiliriz. Evsizler Şarkı Söyler, içinde barındırdığı kısa öykülerle hangi dünyalara misafir olabileceğimizi fısıldıyor kulaklarımıza. Burada yazarın kitap ismini seçme konusunda doğru bir tercih yapmış olduğunu söyleyebiliriz. Çelik’in kahramanlarını ise daha çok evsizler, dünyada evi olsa o evde varlık bulamayanlar, obsesif takıntıları olanlar, hayatın hızına yetişemeyip bir köşeye sinenler, hayatın hızına yetişirken varoluş amacını kaybedenler, yaşamı boyunca hem duygusal hem fiziksel istismara uğrayanlar, özetle; varlığı görmezden gelinen kimseler oluşturuyor. Yazar iyi bir gözlem gücüyle onların hayatlarına ayna tutarak adeta “Siz buradasınız, gerçeksiniz. Ben sizi görüyorum. Sahipsiz de değilsiniz. Yüreğim yüreğinizle bir.” demek istiyor. Hikayelere hakim olan temel duygu ise öfke ve peşinden gelen öç alma dürtüsü. Kitap, başta kitabın ismine de ev sahipliği yapan Evsizler Şarkı Söyler öyküsüyle okura kapılarını açıyor. Anadolu’nun bir köyünde yetişmiş ve üniversite eğitiminden sonra büyük şehre yerleşmiş bir genci saran sahipsizlik hissi; evinin penceresinden gözlediği parkta yaşayan evsiz adamın varlığıyla birleşip, geri dönüşlerle anlam bulmaya çalışıyor. Ardından gelen Sular ve Çocuklar, Duvar, Bekara Oda Verilir ve Sabahı Beklerken öyküleri konu, mekan ve kahraman olarak birbirinden ayrı dünyaları ele alsalar da okurda sanki aynı şeyleri okuyormuş hissi oluştururken; bir noktada birleşen, birbirine selam gönderen öyküler olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin, Sabahı Beklerken öyküsünde bir önceki Bekara Oda Verilir öyküsüne gönderme olarak; “Semtteki kirli bakkalın camında yamuk yumuk bir el yazısıyla ‘Bekara oda verilir’ yazıyordu.” Bu yazıyı ne zaman görsem tahta bavuluyla Sirkeci’de inmiş yokuş yukarı yürüyen, şehirdeki ilk gecesinde boş bir oda arayan, kentin gürültüsü içine içine dolan kimsesiz adamlar canlanıyordu gözümde.” Ve öykünün finalinde de “Evsizler, yersizler, bali çeken çocuklar, kafadan kontaklar, içki içenler, esrar çekenler, parklarda şişe şişe sularla dolaşan deliler, köprü altında uyuyanlar, sokaklarda köpekleriyle yaşayanlar böyle görmezden gelinirdi işte.” diye kitabın ilk dört öyküsüne selam göndererek sonraki öykülerin perdelerini aralıyor. İlk öykülerde genel olarak büyük şehirdeki küçük insanların yaşamlarına rastlarken, kitabın orta çoğunluğunu kapsayan öykülerde taşraya yaslanmış hikayelere şahit oluyoruz. Kitabın sonlarına doğru ise daha içe dönük, bireysel bunalım kokan hikayeler yer buluyor. Kitapla ilgili şahsi fikir ve eleştirilerimize gelecek olursak; Çelik’in kitabında anlattığı her bir hikaye benim için birbirinden değerli. Çünkü neredeyse hepsi hayattan beslenen, nefes alan öyküler. Bu sebeple bir öyküyü okuduğunuzda tamam deyip diğerine atlayamıyorsunuz. Karşınızda “gör beni!” diyen kahramanları, bir okuyuşla silip geçmek öyküye, anlatıcının ve kahramanın derdine haksızlık olur diye düşünüyorum. Kurgudan anlatıma geçersek, Çelik’in öykülerinde çizdiği yolları çoğunlukla taşlı buldum ben. Anlatım duru değil. Cümle akışlarında bir ritimsizlik var. Öyküyü okurken tıkır tıkır ilerleyemiyorsunuz. Yazarın öykü girişleri “anlatsam mı anlatmasam mı” ikirciğinde gidip geliyor. Özellikle öykülerin ilk paragraflarında kapalı anlatım sizi hikayenin atmosferine girmeye zorluyor. Dikkat istiyor. Öykünün içine girdiğinizde ise, kimi zaman devrik ve eksiltili cümle yapıları kimi zaman da noktalama işaretlerinin yetersiz kullanımı okuma zevkinizi düşürüyor. Bu durum ise kurgunun kalitesini aşağıya çekiyor. Ben okuduğum tüm hikayeler boyunca yazarın betimlerine baktığımda onun bir duygu insanı olduğunu hissettim. “Gülüşü, delirmeye müsait bir hıçkırığa benzerdi.” (sf.30) “Hıncım boğazımda düğümlenip, gözlerimi çatlatıyor, ağlayamadığım damlalar kan olup gözümün akında bulutlanıyordu.” (sf.31) "Seveceğimi bilerek yaklaştım. Tahta masalarda ak güvercinler gibiydi elleri. Bembeyaz, uzun, biçimli. Saçları inadına düştü durdu alnına. Gözleri gâvur gibi yeşil. Istanbul inadına soğuktu ama üşümedim. Içim inadına yangın" (sf.40) Kitapta bunun gibi birbirinden güzel betime denk gelebilirsiniz. Ama yazarın duygu betimlerini ne kadar başarılı buyduysam, mekan betimlemelerini bir o kadar zayıf ve karmaşık bulduğumu söylemeyim. Bu da yazarın öykü yollarına taş serpen sebeplerden biri. Bir diğer eleştireceğim husus ise yazarın cinsel çağrışımları -cesurca diyemeyeceğim- kaba bir şekilde kullanması. Bazı kahramanların, yalnızlık hissine duygu ile değil de arzuyla yaklaşması ve birkaç öyküde bir karşımıza çıkan arzu temelli “kadınsızlık” ya da “erkeksizlik” bahsi, öykülerdeki masumiyeti farklı bir boyuta çekmiş bence. Tüm bu bahsettiklerimi süzgeçten geçirirsek; Sular ve Çocuklar, Duvar, Muvakkit, Kamera –en sevdiğim, Çiçeklerden Yazılmış, Beklemek öyküleri kitapta benim en çok beğendiğim öyküler oldu. Yazarının yolu açık, niyeti olana keyifli okumalar olsun.
Evsizler Şarkı Söyler
Evsizler Şarkı SöylerGülhan Tuba Çelik · İz Yayıncılık · 2018107 okunma
··
219 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Burak okurunun profil resmi
"Gözlerine baktım. Gitmişler. diye biten bir öykü var kitapta. Yemin ederim içimi çok az şey böyle delmiştir." demişti Güray Süngü de kitabı bu vesileyle önceliğime almıştım. Emeğinize sağlık Zeyneb hocam, yine titiz ve emek kokan bir inceleme armağan etmişsiniz 😊
zeyneb okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Burak Hocam. Ben de vesilenizle alıntıladım o kısmı. Sağolasınız: )
L Büşra A. okurunun profil resmi
Zeyneb Hanım, detaylı bir inceleme olmuş,hem hiç bilmediğim yazarı tanımış oldum sayenizde,emeğinize sağlık. :)
zeyneb okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, Büşra Hanım. Mutlu oldum:)
K. okurunun profil resmi
Çok güzel alıntılarla beslediğiniz, kitabı her yönüyle ele aldığınız, kitaptan beklentiyi makul düzeyde tutacak değerli bir inceleme yazmışsınız. Açıkçası ilk kez duyduğum bir kitap, kaleminize sağlık. Bizi yerli yazarlardan haberdar eden okurlara selam olsun. :)
zeyneb okurunun profil resmi
Teşekkür ederim düşüncelerinizi belirttiğiniz için..:) Okurken ne hissettiysem, bende bıraktığı izlenimi aynı şekilde yansıtmak istedim. Ne eksik ne fazla. Dilerim okumak isteyenler adına iyi bir fikir olur. Inşallah bundan sonra da yeni isimleri okudukça, yazmaya çalışacağım.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.