Gönderi

Eskil: Arkarik/ Pidgin: Karma dil
Dil devrimini yanlış yorumlayanların başlıca yanılma nedenlerinden biri de Osmanlıcayı “eskil” bir dil gibi düşünmeleridir. Oysa bu dil “eskil” dillere hiç mi hiç benzemez: konuşulmuş ya da yazılmış, konuşulan ya da yazılan herhangi bir dilin eski bir evresine bağlanmak şöyle dursun, yüzyıllar içinde, ulusumuzun anadiliyle hiçbir akrabalığı, hiçbir yakınlığı bulunmayan iki yabancı dilden: Arapçayla Farsçadan yola çıkılarak oluşturulan anadilin söz dizimi üzerine, gittikçe artan bir oranda, bu iki dilin sözcükleri aşılanır. Bu yabancı sözcük alımının geçerli bir nedeni de yoktur, anadilin boşluklarını yabancı ögelerle doldurmak bile söz konusu değildir: halkın konuştuğu dilin sözcüklerinin, bu arada dilbilgisel biçimlerinin, köklerinin ve eklerinin yerine bu iki dilin birimleri getirilir. Üstelik, bu aykırı tutum yüzyıllar boyunca, kesintisiz bir biçimde sürüp gider. Böylece, ister istemez, Türkçe sözcüklerin gittikçe enderleştiği, gittikçe daha zor tanındığı ve sonunda Türkçeden çok, Arapça ve Acemce sesi vermeye başladığı aykırı bir yazı diline ya da, isterseniz, iki kez melez bir dile, bir tür tersine pidgin’e ulaşılır. Bu tuhaf dilin Türkler’in tarihinde belirli bir yeri bulunduğu kuşku götürmez, ama Türkçenin bir evresini oluşturmadığını da önemle vurgulamak gerekir.
Cumhuriyet KitapKitabı okudu
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.