anarşist yöntemin karşısında, kendiliğinden yok olan bir devlet
proleterya devlet erkini ele geçirir ve üretim araçalarını önce devlet mülkiyetine dönüştürür. fakat bununla, proleterya olarak bizzat kendini ortadan kaldırır, bununla tüm sınıf farklılıklarını ve sınıf karşıtlıklarını, ve böylece devlet olarak devleti de ortadan kaldırır.
·
5 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Her fikir akımı, sistem evvela teoriyle ortaya çıkar , sonra test eder , eksikler oluşur onarır, tekrar eksikler, çarpıklıklar oluşur bir şekilde onarmaya devam eder lakin zamanın akışı ve yaşam tecrübesi, pratik en iyi biçimde netleşme , görme, irdeleme yeni bir fikirsel çıkışla evirlmesi süreci vardır. Marx der ki Manevi yaşamı belirleyen şey maddi koşullardır , yine Marx-Engels der önce madde değişir bilinç maddeye göre daha sonra biçimlenir diyalektik materyalist doktrine göre dolayısıyla bilinç de her zaman aynı kalmaz tıpkı ilkel köleci toplumda kalmadığı gibi. Zamanın uzun tarihi gösterecektir hocam. :)😊
1 önceki yanıtı göster
aslında çok güzel bir noktaya değindin. paris komün hareketi rus devrimi için öncü bir hareket oldu. çünkü marks orada eylemlerdeki yanlışları gördü. sovyetlere baktığımızda lenin marks öğretisini çok iyi öğrendi ve uyguladı. fakat leninin ölümünden sonra ve kapitalist ülkelerin anti-komünizm propagandası çok büyük baskılar kurdular. o herkes sovyetlerde aç kaldığı eleştirisi, sovyetlerin değil hitler döneminin savaş koşullarında oluşmuş bir durumdu.
şimdi bizim yapmamız gereken, bütün bu uygulanmış ya da eksik uygulanan şeyleri gördük, bunları anlayıp bunlardan ders almak. işimiz daha kolay bence.
5 sonraki yanıtı göster
Hocam benim de söylemek istediğim şudur, neoliberal sistemde birey maddenin eklentisi hâline gelir. Tamamen metadır, çarkı çevirmekle yükümlüdür artı değer teorisinden dolayı. Dolayısıyla Marx-Engels doktrini bu minvalde bireyi nesne değil bizzat Özne yapılması gerektiğini düşünür. Bu şekilde insanca bir yaşam tezahürü kurulur. Bu doktrin bana göre çiçek, böceğe indirgenecek bir durumda değildir. Sistemlerin doğma , büyüme , olgunlaşma ve çöküş süreci vardır. Yaşam da bizim içinde yaşadığımız zaman dilimi ile sınırlı değildir. Her şey ve bütün sistemler bizim yaşam dilimimiz içersinde gerçekleşmez bu diyalektik bir süreçtir. Pratiği de bu süreçlerin dönüşümleri ile sağlamlaşır ilkel köleci, feodal toplum , yüzyıllar sürdü , kapital sistem henüz 1880 lerde ortaya çıkan yeni bir süreç biraz daha geniş perspektiften bakılınca daha iyi anlaşılacaktır diye düşünüyorum ..
1 önceki yanıtı göster
tarihin nasıl gelişeceği belirsiz demek çok doğru bir tabir değildir. eğer das kapitale bakarsanız 1873 krizinin temellerini attığını görürsünüz. bunları görmek kahinlik değil, ekonomi politiğin bir sonucudur. ve marksınsın son yazılarında tekelleşme ile oluşacak farklı bir kapitalistleşmeden söz eder.
bu süreçler kaçınılmazdır. bu süreçleri tarih değil burjuvazinin üretim imkanları belirler. bu süreçleri görmek zor değildir.
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.