Gönderi

"Beynin iki yarımküresi (beyin hemisferleri) genelde birbirine benzer ve 'korpus kallosum' adı verilen yoğun bir sinir lif otoyoluyla birbirlerine bağlanmış durumdadır. 1950'lerde gerçekleştirilen bir dizi sıra dışı ameliyata kadar hiç kimse sol ve sağ yarımkürelerin aslında bir rakipler takımının iki yarısını oluşturduğunu tahmin bile etmemişti. Roger Sperry ve Ronald Meyers adlı nörobiyologlar yaptıkları deneysel ameliyatlarda kedi ve maymunların korpus kollosum'larını kestiler. Peki ne oldu? Pek bir şey olmadı aslında. Hayvanlar, iki yarımküreyi birleştiren bu koca lif şeridinin gereksizliğini vurgularcasına normal davrandılar. Elde edilen bu başarının ardından ayrık beyin (split-brain) ameliyatları ilk kez 1961'de sara hastalarında gerçekleştirildi. Nöbetin bir yarımküreden diğerine geçişini engelleyebilecek bir ameliyat, bu hastaların son umuduydu. Ameliyatlar, gerçekten de işe yaramış görünüyordu. Kendisini elden ayaktan düşüren nöbetlerden ötürü büyük ıstırap çekmiş bir kişi, artık normal bir yaşam sürebiliyordu. Beynin iki yarısı birbirinden ayrılmış olsa da davranışları aynı gibiydi. Olayları normal biçimde hatırlıyor, sorunsuzca yeni şeyler öğrenebiliyordu. Sevebiliyor, gülebiliyor, dans edebiliyor ve eğlenebiliyordu. Ama aslında ortalıkta dönen tuhaf bir şeyler vardı. Akıllıca stratejilerle bilginin yarımkürelerden yalnızca birine iletildiği durumlarda, o yarımküre bir şey öğrenirken diğeri öğrenmiyordu. Sanki birbirinden bağımsız iki beyin vardı. Dahası, hastalar aynı anda farklı işler yapabiliyorlardı ki, bu da normal bir beynin izin vermeyeceği bir durumdu. Örnek verecek olursak, her iki elinde de kalem olan ayrık beyin hastaları, daire ve üçgen gibi birbiriyle uyumsuz şekilleri eşzamanlı olarak çizebilmekteydiler. İş bununla da bitmiyordu. Beyinde motor hareketlerle ilgili lifler bir taraftan diğerine geçer; öyle ki sağ yarımküre sol eli, sol yarımküre de sağ eli denetler. Bu gerçek, ayrık beyin hastalarında görülen çok ilginç bir durumu da açıklar. Farz edin ki 'elma' sözcüğü sol, 'kalem' sözcüğü de bununla eş zamanlı olarak sağ yarımküreye gönderiliyor. Ayrık beyinli bir hastadan, az önce gördüğü sözcükle ilgili nesneyi eliyle tutması istendiğinde, sağ eliyle elmayı, sol eliyle de aynı anda kalemi kavrıyor. Çünkü iki yarım, artık birbirleriyle bağlantısız biçimde kendi hayatlarını yaşamakta."
Sayfa 125 - DomingoKitabı okudu
··
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.