Gönderi

"Vitam Impendere Vero" Bu Latince lafi, bu Türkçe faslın başında tuhaf görmeyin, aziz karilerim! Bu Latince ibare benin için çok sevimliydi: Manasından dolayı değil, sesinden dolayı sevimli. Rüşdiye'de Fransızca hocamızın ögrettiği bu cümleyi çocukluğumda, manasını anlamayarak, bir şarkı gibi şahsi bir besteyle okurdum. (Çocukların bir kişiye mahsus olan besteleri malumdur.) Fakat bu güzel şarkının "hakikat uğruna hayatımı vermek" manasına geldiğini öğrendiğim gün, ibareden sıktım sıyrıldı. Sesi o kadar sevimli olan bu cümlenin manası, nasıl bu kadar korkunç olurdu? Kelime olan "hakikat"e vücudumun her zerresinde bir başka lezzet olan "hayat" nasıl verilirdi? Böyle düşünmekte acaba yalnız mıyım diye evvela korktum. Fakat başkalarına da gizli gizli baktım: Onlar da, aşağı yukarı benim gibi düşünüyorlardı. Demek ki bu cümle yalandı ve bu yalanı, çocukluğumdaki başka yalanların arasına firlattım, attım. Derken, bir gün, bu ibare bir insan olarak karşıma çıktı. Bu sefer bu insana inanmadım: Bu adam, benim çocukluğumdaki manasız bir şarkıydı ve ben, artık bu şarkıyı sevecek kadar çocuk değildim. Fakat karşımdaki o kadar sahici adamdı ki onun yanında, her ayda bir yıl küçülerek, az zamanda yeniden çocuk oldum. Ve çocukluğumun eski şarkısını yeniden ve bu sefer anlayarak, sevdim. Aziz karîlerim, bu adam Akif'ti. "Hakikat uğruna hayatını vermeli" diyen Latin şairi gibi, bu Türk şairi de, Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam! diyordu. Seciyesi de, sanatı da iç içe duran iki dağdı: Zulmu alkışlayamam, zâlimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. (...) Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam; Hele hak nâmma haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir, âşıkım istiklâle, Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle. Yumuşak başlı isem, kim demiş uysal koyunum? Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boyunum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım, Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırımım. Safahat, Altıncı Kitap, s. 358
Sayfa 398 - Oğlak Yay., 2014
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.