Albert Camus, henüz bir yaşındayken babasını kaybetmiştir. Ailesi ekonomik yönden sıkıntılar yaşamaktadır. İçinde bulunduğu toplum, II. Dünya Savaşı döneminin yıkıcı etkileriyle birlikte siyasi, ekonomik ve askeri problemleriyle de bireyleri etkilemektedir. Kısacası Camus, kendisinin seçmediği bir kadere mahkum edilmişti. Bütün bu olumsuzluklar onda "saçma" adını verdiği felsefi görüşü doğurmuştur. "Saçma" felsefesine göre, Tanrı'nın olmadığı bu dünyada anlam aramak boşunadır. İnsanı bekleyen kaçınılmaz bir ölüm gerçeği vardır ve insan monoton bir hayatın içine hapsedilmiştir. Camus, işte söz konusu olan "Yabancı" romanını, hayatın "saçma"lığının bilincinde olan bir insanın yaşamının nasıl olacağını gösterme amacıyla yazmıştır. Romanın baş kahramanı Meursault hayatın "saçma"lığı görüşünü benimseyerek topluma ve onun değerlerine hatta kendine bile yabancılaşmıştır. Artık onun için aşırı mutluluk veya mutsuzluk kaynağı olabilecek olaylar yoktur. Roman bize kahramanın ağzından ve onun dünyayı duyumsama biçimiyle verilir. Meursault, her ne kadar topluma karşı ilgisiz olsa da toplum böylesine "duygusuz" gördüğü bir insana karşı ilgisiz değildir. İşlediği bir suç için yargılanan Meursault, toplum tarafından değerlere karşı benimsediği ilgisizlik yüzünden cezalandırılır. Albert Camus, Yabancı romanıyla "saçma" insanın yaşantısını, duygusuzluğunu, aldırmazlığını, eylemsizliğini ve kadere mahkum oluşunu somut bir hale getirmiştir.

YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019112,9bin okunma

·

2 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ozan Çetin