Gönderi

112 syf.
8/10 puan verdi
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu yazarın otobiyografisi özelliği taşımaktadır. Yazarın küçük yaşta sağ kolunda kemik veremi hastalığı olması ile kitap paralel anlatıma sahip. Peyami Safa psikolojik betimlemeleri ve analizleri ile romanı ilmek ilmek okuyucuya işlemekte. Insan analizleri ve mekan analizleri o kadar güzel ki resmen kendinizi bazen paşa konağında, bazen hastane odasında, bazen bir üzüm bağında etinizle kemiğinizle bulabiliyorsunuz. Yaşamış olduğu hastalık ve buna bağlı olarak çektiği aşk acısı kitabın ana konusu. Hastalıktan kurtulmak için sürekli doktorlara kendini teslim eden inatçı ve kafasındaki kurmacalarla yaşayan bir adamın hikâyesi bu. Eski kelimeler sık sık kullanılsa da hızlı okunabilen bir kitap, zaten 130 sayfa kadar. Dipnot: Bu kitabı Peyami Safa, Nazım Hikmet'e ithaf etmiş. Nazim Hikmet ise kitabi şu sözlerle yüceltmiş: Peyami Safa'nin son romanını üç kez okudum. Otuz defa daha okuyabilirim ve okuyacağım... Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'nu Çalıkuşu'na ağlayanların anlaması kabil değildir. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, on bin, yüz bin, bir milyon satardı. Eğer ızdırabı, azabı ve neşeyi coşkun bir ciddiyetle duyan öz ve halis halk kitleleri okuma ve yazma bilselerdi.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022176 okunma
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.