Sofie’nin Dünyası, benim hem çocukluk merakımı hem de gençlik heyecanımı içinde taşıyan çok kapsamlı bir kitaptır. Daha 8-9 yaşlarımdayken evde bulup, merakla elime almıştım. Fakat tahmin de edebileceğiniz üzere, ağır geldi ve yarım bıraktım. Çok da arayı açmadan, 7 sene sonra tekrar okumak üzere başladım bu kitaba. Biraz da karantinaya umut bağlayarak başladım çünkü ilk bıraktığımdan kalma “Tekrar bırakır mıyım acaba?” tilkileri kafamda dolaşıyordu. 1 ay belki de daha fazla süren bir okuma ile başarıyla bitirdim. Kitapla ilgili düşüncelerime gelirsek... Öncelikle kitabı felsefeye merak salan herkese şiddetle tavsiye ediyorum. Geçmişten günümüze uzun bir yolculuk ve meraklandırıcı bir roman konusu eşliğinde tüm değerli filozoflara hatta bazı bilim insanları ve siyasetçilere dair kafanızda fikirleri şekillendiriyor. Kronolojik bir felsefe kursu olması yanı sıra içeriğinde Sofi’nin dünyasına davet ediliyorsunuz. Romanın akıcılığı sizi kitaba bağlıyor ve dünyaya dair sorgulamaya başlıyorsunuz. Günümüzün devlet sistemlerinden, sosyal yapılardan, evimizin içindeki yaşama kadar bir sürü ayrıntıyı fark ediyorsunuz. O kadar alışmışız ki her şeye, merak etmemek, sorgulamamak çok normal geliyor artık. Bu kitap sizi sorgulamaya ve alışılmadık şeylerin gerçekliğine davet ediyor. Tavsiyem, kitabı uzun bir süreye yayarak okumanız fakat eğer elinizden bırakırsanız kitap yarım kalıyor. Bazı bölümler ağır gelebiliyor, yavaş ve sindirerek okumak çok önemli. Her yaştan felsefe meraklılarına tavsiyemdir.

Sofie'nin DünyasıJostein Gaarder · Pan Yayıncılık · 202037bin okunma

·

5 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Dilek Eylül