Bu
eğitimin kalitesini ölçmek mümkün olmamakla
beraber, özellikle küçük yerleşim birimlerinde
ve köylerde bunun kifayetsiz kaldığı ve zafiyet
hali arz ettiği ve genelde âvama lâzım olacak
mesâ’il-i diniyye ve ilm-i hâl bilgi düzeyini pek
aşmadığı anlaşılıyor. Bununla beraber imamların kendilerince oğullarının eğitimi ile yakından
ilgilendikleri, İstanbul’da Soğanağa Camii imamı
örneğinde olduğu gibi açıkca görülmektedir:
Cami imamı Mehmed Efendi’nin oğullarından
Nurbaba, Ağustos 1809’da ilk hatmine başlar ve
Temmuz 1811’de itmam eder