Gönderi

yücel özkan yorumladı.
Her şeyden önce, erkeğin doğası gereği, aşkta vefasızlığa, kadının ise sürekli sadakata eğilimli olduğu gerçeği vardır. Erkeğin aşkı, doyum bulduğu andan itibaren belirgin bir biçimde azalır: hemen hemen bütün öteki kadınlar onu, sahip olmuş olduğu kadından daha fazla çekerler: erkek değişiklik özler. Kadının aşkı ise özellikle o andan sonra artmaya başlar. Bu, türü koruyup onun varlığını sürdürmeye, bu bakımdan da olabildiğince fazla çoğalmaya yönelik doğanın amacının bir sonucudur. Bildiğimiz gibi erkek, kendisine yeterince kadın sunulduğu taktirde, kolayca yılda yüz çocuk meydana getirebilir: kadın ise, istediği kadar çok erkeğe sahip olsun, ikiz ihtimalini hesaba katmazsak, yılda sadece bir çocuk dünyaya getirebilir. Bu nedenle erkeğin gözü hep başka kadınlardadır; kadın ise buna karşılık tek bir erkeğe sımsıkı sarılır çünkü doğa, onu içgüdüleri gereği ve hiç düşünmeden, gelecekteki doğumun besleyicisi ve koruyucusunu yanında tutup korumaya sürükler. Bundan ötürü erkeğin işine sadakati yapaydır, kadının ki doğaldır; dolayısıyla da kadının ihaneti, nesnel olarak, sonuçları bakımından olduğu kadar, öznel olarak doğaya aykırılığı bakımından da erkek erkeğinkinden çok daha az bağışlanabilir bir ihanettir.
Sayfa 26 - Dorlion YayınlarıKitabı okudu
··
41 görüntüleme
yücel özkan okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
*eşine
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.