Gönderi

Öyleyse Gör O Zaman Bir bahar günü mürşidi Fahreddin Efendi Hazretleri ile beraber çıktığı bir ada gezintisinde söz edebiyat ve şiire gelir. Fahreddin Efendi Hazretleri, Sîret Bey'e der ki; "Sîret Bey, hoş, iyi şâirsiniz ama neden Peygamber Efendimiz’e dâir bir şiiriniz yok?" Sîret Bey cevâben; "Efendim, malumunuz biz realist bir edebî mektebin içinden geliyoruz, ancak gördüğümüzü yazarız. Görmedim ki ne yazayım?.." deyince Fahreddin Efendi Hazretleri mütebessim; "Öyleyse gör o zaman" buyururlar... Ertesi gün sabahın erken saatinde soluğu Fahreddin Efendi Hazretlerinin devlethânesinde alan Sîret Bey, kapıyı açan Fahreddin Efendi'ye elindeki kağıdı uzatır; "İşte şeyhim, gördüm ve yazdım" der... Kağıtta aşağıdaki na't-ı şerîf vardır.... Ey mihr-i "lâ yezâl"in mehtâb-ı müstenîri Envâr-ı Kibriyâ'ya sensin yegâne mazhar Zâtınla zât-ı akdes olmuşdu zarf u mazrûf Dillerde ism-i pâkin Allah ile berâber Sensin nebiyy-i ümmî ârif kemâl-i Hakk'ı Ârif kemal-i zâtın yalnız Hudâ-yı enver Mir'ât-ı Hakk-nümâsın tevhîd ile mücellâ Kim anda hüsn-i mutlak nûruyla cilve eyler Uşşâk-ı zârı varken bî-had o Kibriyâ'nın Mâşûk-ı münferidsin Mevlâ'ya ey Peygamber Asr-ı seâdetinde gelmek nasîb olaydı Görmüş olurdu billah Allah'ı görmeyenler Hüsnün yanında mehtâb sönmüş çerâğa benzer Leylâ misâli hûbân pâyinde zıll-i kemter Ey yâr-ı kâinâta şâmil füyûz-i sevdâ Aşkınla müncelîdir bizzât ilâh-ı ekber Bin yıl çalışsa âbid ma'bûduna erişmez Vuslat-serâ-yı Hakk'a aşkın yegâne rehber Encümle mâh gökde bir levha-i muallâ Kim "haccetü'l veda"ı ihtâr ederdi manzar Nâm-ı bülendin ey yâr menkûş-ı arş-ı izzet Âyât-ı zü'l-celâlin çepçevre hâle-küster Münkirlerin yüzünde nâr-ı cahîm alev-rîz Vechinde mü'minînin tâbende nûr-i akmer Vahdet-gehimde her şeb sensin enîs-i rûhum Tenhâ seninle kalmak bir zevk-i vuslat-âver Mi'râcım oldu cânân rüyâda iltifâtın Lutfet cemâl-i pâkin bîdâr iken de göster Olsam gubâr-i pâyin Mevlâ'ya yol bulurdum Derdim habîbinin ben pâmâliyim serâser Maşûk-ı bî-rakîbin müştâkıyım ki ben de Pây-i seâdetinden vardır mübârek izler Ben hâkisar-ı aşkı dûr etme devletinden Senden budur ilâhî maksûd-i abd-i ahkar Boynum bükük yüzümde ağlardı seyyiâtım Takbîl ederdi pâyin gözyaşlarım mükerrer Mahbûb-i müctebâsın sultân-ı enbiyâsın Uşşâka reh-nümâsın sen ey şefî'-i mahşer Sîret ne söyleyim ben meddâhı Kibriyâ'dır Tavsîfe muktedir mi mehtâbı kirm-i ahter
·
49 görüntüleme
Zehr/a okurunun profil resmi
Günümüz türkçesini de altına iliştiriverseniz daha iyi olur sanki.
sır okurunun profil resmi
Araştırdım ama günümüz Türkçesi çevirisi ve şerhine dâir bir kayda rastlayamadım internette... İnşaallah denk gelir isek iliştirelim...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.