Gönderi

Modemizm konusunda Marksist eleştiri içinde hakim olan tavır son yirmi yılda tamamen değişmiştir. Özetle, Modemist edebiyatın Marksist açıdan okunuşunda, zaten kendileri de şu veya bu şekilde Modernizmin parçası olan yorumlama teorilerine yaslanılıyor gide­rek (Rus Biçimciliği, Bahtin'in çalışmaları, "açık" metin teorileri, yapıbozum gibi). Bu ani mesafe kaybı kaçınılmaz olarak bir tür yo­rum bilgisel fasit daireye yol açıyor. Ama bence daha da önemli bir dönüşüm var ki o da değerler ve değer yargıları alanında olandır; son dönem Marksist eleştiri bu konuda "Modernizmin savunu­su"nun sol versiyonundan öte bir şey üretememiştir. Benjamin ya da Adorno'nunkiler gibi öncü bir takım Marksist çalışmalari düşünmek bile bu kültürel tornistanın boyutlarını görmemize yetecektir. Benja­min ile Adorno "fragmanter" metinleri melankoli, acı, savunmasız­lık, umudu yitirme gibi şeylerle ilişkilendiriyordu; oysa bugün aynı metinler anlamsal özgürlük, bütünsellikten kurtarma ve üretimde çe­şitlilik gibi çok daha heyecan verici kavramları akla getiriyor. Ben­jamin ile Adorno modern edebiyatın kasıtlı müphemliğini bir tehli­ke alameti olarak görüyordu; şimdilerde ise bu, tamamen serbest bir yorumlama oyununa davet olarak algılanıyor. Onlara göre modern dünyanın en önemli romancısı kesinlikle Franz Kafka'ydı; bugünse bu paye, gene kesinlikle, eserleri en az Kafka'nınkiler kadar büyük olan ama onlar kadar ivedilik taşımayan ve tekinsiz olmayan James Joyce'a verilmiş durumda.
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.