Gönderi

Bekaret fahişeligin erdemli hali olarak kadınlara dayatılmıştır
Erdem ve Ayıp Bekâretin fahişeliğin yaygın bir alt kolu olarak satılması, tarihsel kayıtlarda 18. yüzyılın başlannda görünmeye başlamıştır. Mandeville’in Defence’i “kiralık bakirelerin" el altında olduğu- nu açıkça gösterir. Hatta 17. yüzyıla aiL zengin gezginler için .tasarlanan genelev ve eğlence kılavuzlarında bazen, Londra ve Venedik gibi şehirlere göndermeler bulunmaktadır. Söylentiye göre Brüksel'in, 20. yüzyılın sonları kadar yakın bir tarihle bile. genelevde kızlık bozulmalarının yuvası olduğu iddia edilmiştir. Elbette Cleland’in Fanny Hill’ı da çoğu zaman kızlık ticaretinin kanıtı olarak gösterilmiştir ve kitabın, bunu belgelemese de örneklediğini düşünmek mantıklı gelmektedir. Ancak bekâret fuhuşu konusunda dikkate almamız gereken kanıtların çoğunluğu 19. yüzyıl Ingilıeresi’nden gelir. Bu. orta sınıf insanseverliğinin hızla yükselişe geçtiği zaman ve şehirlerdeki yoksulluğun ve bunun beraberinde, gelen sorunların örgütlü vatandaş topluluklarının nihayet dikkatini çekmeye başladığı bir dönemdi. 19. yüzyılda bakire fuhuşu konusunda nispeten çok az şey biliyoruz, bildiğimiz şeyler de esas olarak bu uygulamayı ortadan kaldırmaya uğraşanların çalışmaları sayesinde bize ulaşmışur. Ama bu kayıtları kullanmak tarihçiler için bazı sorunlar çıkarmaktadır.İnsanseverlerle düzeltmek istedikleri kadınlar arasındaki uçurum çok derindi. İnsanseverlerin anlatılarında tarif edilen fahişelerin ve yoksulların dünyası, ne fahişe ne de yoksul olan ve fahişelerle yoksullan küçük gören insanlanıı kalemleriyle düzenli olarak süzgeçten geçirilmişti. Tek başına erdemin bo- ğazlarından nadiren bir lokma ekmek geçmesini sağladığını fark edenlerle, yiyecek ya da giyecek kıtlığı çekmeyen ve erdem kıtlığı çekmek için de bir nedeni olmayanlar arasında sürekli, tedirgin ve karşılıklı bir güvensizlik vardı.Bu yenilikçilere göre, bir kadının fahişeliğe başlamasının ak- la yatkın tek nedeni, kadının baştan çıkarıldıktan ya da tecavüze uğradıktan sonra terk edilmesi ya da açlıkla karşı karşıya olmasıdır ya da bunların ikisinin birden başına gelmesidir. Bundan başka herhangi bir neden pek akıllarına gelmiyordu. Başlarını sokacak bir evi karşılayabildikleri, ihtiyaçlarına uygun kıyafetler alabildikleri ve düzenli olarak beslenebildikleri için yeteneklerinden memnun görünen fahişeler, ahlâksız ve kendilerini günahkârca modaya ve lükse adamış kadınlar olarak betimleniyordu. Erkeklerin kendilerine eşlik etmesinden ve cinsellikten açıkça hoşlanan kadınlar, şehvet düşkünü ve esasen iflah olmaz olarak görülüyordu. Pişmanlık duymayan seks işçilerinin, özellikle de bu hayata başka kadınlan sokan ya da genelev işletenlerin varlığı bile, kadınların doğuştan özünde saf, terbiyeli ve erdemli olduğuna dair yaygın inanışla utanç verici bir çelişki yaratıyordu. Bu tür sapkın yaratıklarda kadınlık kaybolmuştu: Oldukça ünlü Dr. Elizabeth Blackwell’in yazdığına göre, bu kadınlar “yok etmekten ve işkenceden zevk alan vahşi kaplanlara” dönüşmüşlerdi. Hatta fahişeli- ğin kadınlan ortadan kaldırdığına inanılıyordu. Ûç yıl fahişelik etmenin bir kadını öldürmeye yettiği fikri yenilikçiler arasında (on yıllar boyunca fahişelikle uğraşan kadınlar hakkında kaleme aldıklan kendi yazılannda fazlasıyla aksi yönde kanıt olmasına karşın) sıkça tekrarlanıyordu.Bu konuda doğru olan, bugün olduğu gibi o zamanlar da, seks sanayisinde neredeyse her türden ve yapıdan kadının var olduğuydu. Birçoğu gerçekten de mağdur edilmiş şanssız kadınlardı ve onların hikâyeleri yürek parçalayıcı ve korkunçtu. Ama her fahişeııin cinsel saldırı kurbanı olduğu fikri, fahişeliği meslek olarak yapan kadınların bu işte üçüncü yılını tamamladıktan hemen sonra düşüp öldükleri fikri kadar yanlıştır. Birçok yenilikçinin güçlü iddialarına karşın, bir kere bile fahişelik yapan bir kadının temelli bu işi yaptığı inancı da doğru değildir. Ara sıra rastgele fahişelik yapmak, yoksul kadınlar arasında, düzenli olarak yaptıkları iş karşılığında aldık- ları yetersiz maaşları tamamlayabilmenin nispeten yaygın biryoluydu; hatta bazen bunu, kocaların ya da anne-babaların bilgisi dahilinde yaparlardı.Bakirelerin fahişeliğini düşünürken, bütün bunları göz önünde bulundurmak ve yenilikçilerin kızlık ticareti konusunda göz önüne sermeye istekli olduğu şeyin, her türlü pornografik uyarlamada olduğu gibi kendi gündemlerinden kay- naklandığını hatırlamak önemlidir. Aslında yenilikçilerin bakire fuhuşu konusunda yazdıkları, çoğu zaman çarpıcı şekilde, aynı konuda yazılmış pornografileri andırır. Aradaki tek fark, pornocunun şehvet uyandırmak için yazarken, yenilikçinin şaşkınlık ve iğrenme yaratmak için yazmasıdır. Yenilik edebiyatının konusu hiçbir zaman doğruları göstermek değil, güçlü duygular uyandırmak (siyasi ve toplumsal eylem teşvik etmek adına) olmuştur. lnsanseverlerin bekâret satışı konusunda yazdıklarına şöyle bir göz atmak, bunun kabul görmüş ama aynı zamanda nispeten tehlikeli bir piyasa olduğunu ve çoğu zaman gizlilik içinde yürütüldüğünü ortaya çıkanr. Sadistlik, mazoşistlik, cinsel kölelik ve ters ilişki gibi daha az tuhaf sapkınlık çeşitlerinin yanında bakire düşkünlüğü, doğru kişileri tanıyorsanız ve cepleriniz yeterince derinse, genelevlerde giderilebilecek cinsel heveslerden sadece biriydi.Bunların yanı sıra, genelev işleticilerinin bakire olmayan kadınları gerçek mal olarak satabileceğinin farkında olan bir ba- kire avcısının aradığı bazı şeyleri de biliyoruz. Gerçek bir bakirenin kalite işareti olduğu düşünülen birkaç özellik vardı. Kırsal kesimden gelmiş olmak, saflık ve gençlik gibi özellikle- rin oluşturduğu bir bileşim. Şehirlerin pisliğiyle karşılaştırıldığında kırsal yaşamın sağlıklı ve temiz olduğu (hem gerçek hem mecazi anlamda) düşünülürdü. “Baştan çıkarmanın” gerçekte ne gerektirdiğinden ya da bir genelev patroniçesi, “beyefendiyle gidip oyun oynaması” için bir kıza para teklif ettiğinde, bunun aslında ne anlama geldiğinden habersiz olmak gibi saflıklar ise, genç bir kadının hem fiziksel açıdan deneyimsiz olduğunun, hem de kendi bekâretinin kıymetini bilemeyecek kadar cahil olduğunun kesin bir işareti olarak görülürdü. Gençliğe gelince, o zaten olmazsa olmazdı
Sayfa 305 - IletişimKitabı okudu
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.