Gönderi

476 syf.
·
Puan vermedi
𝐎𝐫𝐡𝐚𝐧 𝐏𝐚𝐦𝐮𝐤 / 𝐊𝐚𝐫𝐚 𝐊𝐢𝐭𝐚𝐩 Bir gencin düşüncelerinde ilk olarak “ressam “olma hayali filizlenir. Ve bütün gençliğini ressamlık hayalleri ile yeşertir. Daha sonra “mimarlık” ve “gazetecilik” alanında ilerlemeyi düşünür. Ta ki adımlarını “yazmak” denilen dünyaya atana dek... Orhan Pamuk ‘un kalemi ve karalanmış sayfaları arasında, adımlar koşmalara, koşmalar ise sonsuz bir maratona dönüşür. Ve Nobel Edebiyat Ödüllü bir kitap... ” Kara kitap” Kendini kapadığı evinden işte böyle sayısız başarı ve karalanmış sayfalar ile ayrılır. Kapadığı panjurlarını buluştuğu okuyucularına açar... Kara Kitap ; kelimeler ve noktalama işaretlerinin bir araya gelerek, anlamının ve anlatımının kavranması zor, lakin bir o kadar da haddinden fazla anlamlı cümleler meydana getirmesi. Uzun, karmaşık, bol betimlemeler... Evet bunların her biri, sizleri topal bir okuyucu haline getiriyor. “Sahi neden bir anlam yükleyemedim? “diyorsunuz kendi kendinize. Ve bunun ardından defalarca okunan o değerli cümleler gün yüzüne çıkmakta gecikmiyor. Aslında Pamuk, her şeyi tertipli bir şekilde dizmiş. Her birine farklı, fakat yoğun anlamlar yüklemiş. Bu yüzden, sizden yeri geliyor Galip, yeri geliyor Celal olmanızı istiyor. Ve bununla beraber Celal’in köşe yazılarının arasında kendini saklıyor. Kalemini, yüreğini, en derinde barınan hislerini ve okuyucularını. Yani evet “kendini “ saklıyor yazarımız. Sevdiği kadının yüzünü harita diye benimseyen, onsuz ve unutulmuş hayatı çoraklaşmış bir bahçe varsayan, anılarını daima taze tutmak için çabalayan ve bir çift gözün kahramanı olmak isteyen bir adam... "Galip" “Sen elinde kapağı kartondan bir kitap, ben elimde okumadığım bir gazete, sorardım: "Kahramanı ben olsam beni sever miydin?" Ve giden karısı Rüya’nın ardından çoraklaşmış bir bahçeyi ayakta tutmak. Son ağaçlar ve güllerin üstüne titremek. Solmayan anılar gibi taze ve yeşil kalan bir bahçe... Ondandır Celal’in yazılarındaki nokta ve virgüllerde Rüya’yı araması. Bahçedeki son gül solmasın, bahçe çorak kalmasın ve anılar silinmesin diye... Ve bu iki insan... Arayan ve kaçmakta olan... Bayram şenliğine çıkmış çocukların keyfi ve heyecanıyla birbirlerini öldürüşleri... Galip’in artık bahçeden ziyade yalnızca kendi olmak istemesi. Seslenmek, sesini duyurmak ve yüreğini açıp bahçenin tam orta yerine koymak istemesi... İşte bu iki insandan geriye kalan... “O zaman, kibritimi bir daha yakmadan gerisin geriye şehrin ışıklarına dönerken, felaket anlarında ölümü karşılamanın en mutlu yolunun bu olduğunu düşünerek uzak bir sevgiliye acıyla sesleneceğim: Canım, güzelim, kederlim, felaket zamanlar gelip çattı, gel bana, nerede olursan ol gel, ister sigara dumanıyla dolu bir yazıhanede, ister çamaşır kokan bir evin soğanlı mutfağında, ister dağınık mavi bir yatak odasında, nerede olursan ol, vakit tamam, gel bana. “ Neden Kara Kitap? Neden Orhan Pamuk? Çünkü içerisindeki karmaşık cümlelerde Goethe’den Faust'u , aşkı yorumlayışında Frida Kahlo‘dan Aşk ve Acıyı, hikayesinde ise Oscar Wilde’ın Portresin'i bulacaksınız. Okuyacağınız nadide kitaplardan biri oluverecek “Kara Kitap”. Neden mi? Bu yüzden...Şimdiden keyifli okumalar. "Çü͏n͏kü hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Yazı hariç. Yazı hariç. Evet tabii, tek teselli yazı hariç." 𝐀𝐬𝐥ı𝐧𝐮𝐫 𝐁ö𝐫𝐭𝐞𝐤 𝟏𝟓.𝟎𝟔.𝟐𝟎 𝐒𝐒: 𝟒𝟏𝟒
Kara Kitap
Kara KitapOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20229,2bin okunma
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.