Gönderi

1. BÖLÜM: Modernliğin Yakın Geçmişi Olarak Rönesans
Aslında Hegel de Heidegger de bir tarih felsefesinin içinden konuşurlar: Descartes Hegel'e göre gelişen, Heidegger’e göre gerileyen, batan bir çizginin üzerinde yer alan can alıcı bir uğraktır. Hegel'e göre. Modern Dünya ilerlemenin ürünüdür, tarihin sonucu, hatta sonudur. Hegel, felsefe tarihini (Prusya Devleti'nde bireysel ve tümelin uzlaşmasıyla sonuçlanan) bu sondan itibaren okur. Heidegger için bir çöküntünün, daha Platon'da başlamış olan bu metafizik yapma suçunun Modern Çağlardaki doruğu, yine Descartes'tır. Hegel için teknik uygarlık, hukuk devleti ve akılsallığın önceliği anlamına gelen Modernlik, Heidegger için artık totaliter deneyimler, doğanın ve insanın teknik sömürüsü ve varlığın unutulması anlamına gelmektedir. Her ikisi için de bir 17. yüzyıl filozofu olarak Descartes, bu çağın ilk gerçek ürünüdür. Oysa Modernlik ve onun doğa ve teknik tasarımının çok renkli ve kendine özgü bir "yakın geçmişi" vardır: Rönesans.
Sayfa 10 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.