Ben de okumaya başlamadan önce hiç böyle olacağını düşünmezdim senin gibi, en azından bu kadar mitoloji olacağını. Ama bir şekilde üstesinden geldik genel hatlarıyla bakıldığında. Tanrı-şeytan karşılaşması ve Nietzsche'nin dionysoscu üst insanıyla yorumladığımızda pek çok noktaya çıkabildik beraber. Sen de üzüntü ile olan diyalogunu sevmişsin madem, ben de Goethe'nin de okuyup etkilendiği Ovidius'un Dönüşümler'inden kıskançlığın kişileştirilmesini yazayım:
"Mızrağın ucuyla kapıya vurmuş. sarsılmış açılmış kapılar
Görmüş orada uzanıp yatan azgın devi, yediği yılan eti,
Kudurganlığın besini, çevirmiş gözlerini, bakmış.
Yavaşça kalkmış yerden kıskançlık, yarıda kalmış
Yediği yılan eti."
Bu da başka bir kısımdan:
"Bir mutsuzluk öncüsü çıkmış ortaya,
Hep olduğu gibi kıskançlıkla, hınçla bakmış
Çevresine açgözlü, doymaz karnını doldurmuş etle,
Odur kötülüğün yolunu açan."
İnceleme için eline sağlık, Turgenyev ve Dostoyevski buluşmasında görüşmek üzere...