Gönderi

80 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Zweig'ın diğer kitaplarıyla kıyaslandığında daha az akılda kalıcı, hayatın içinden bir kesit tarzı, uçarı kaçarı bir yanı olmayan, sıradan bir kitaptı. Herhalde sıradan bir insanın psikolojisini anlattığından olacak, Zweig'ın şu ana kadar kendimle en çok bağ kurduğum kitabı da buydu. Yirmi dört saatin, bir insanın hayata bakışını nasıl değiştirebileceğini, yine o insanın geçmişte yaşadığı onca zaman içinden sadece belli bir yirmi dört saati düşünerek hayatını nasıl geçirebileceğini gösteriyordu. Geçmiş aslında hayaldi, geçmişti, şu anda bir gerçekliği yoktu. Onu hayatta ve *gerçek* tutan sadece bizim zihnimizdi, düşüncelerimizdi. Kaldırabileceğinden daha ağır şeyler yaşamış tüm insanlar herhalde en az bir kez demişlerdir: "Hafızamı silebilsem silerdim" diye. İşte bu kitap bir kadının yirmi dört saatte, kaldırabileceğinden daha ağır yaşantılar geçirdikten sonra herkes gibi hafızasını silme yeteneğinden yoksun şekilde hayatına devam etmesini anlatıyor, hayatına devam edebildiğini gösteriyor. Ayrıca bu kadın, büyük ihtimalle kendi yaşantıları sayesinde birçok insandan daha anlayışlı ve daha hoşgörülü... Tecrübenin insanlara hoşgörü kazandırdığı, alt bir mesaj olarak veriliyor kitapta. Okuyun, okutun. Zweig gibisi yok.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020128,3bin okunma
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.