Gönderi

Ok Meydanı, ecdadımızın kuvvet yeteneğinin canlı bir tarihidir. Bu meydandaki Tekke, pazartesi ve perşembelerde kurbanlar kesilerek açılır, bütün yaz gençler, ihtiyarlar, nişana ve menzile ok atar, bin adıma ok atanlara “hinci”ler, bin yüz adıma atanlara binyüzcüler... gibi unvanlar verilirmiş. Örneğin, Sultan Hamid devrinin Cihan-ı Seraskeri (Silâhlı Kuvvetler Komutanı) Rıza Paşa binyüzcülerdenmiş. Sultan Abdülaziz, saltanatının sonlarına kadar Osmanlı ülkesinin her tarafında idman ve diyete, zinde oluşa büyük bir merak vardı. Anadolu’da cirit, tokmak oyunları oynanır, Erzurum’da, Trabzon’da, Sivas’ta, Aydın’da halk oyunları, folklor yapılır, keçeye kılıç vurulur, ibrişim kesilir, at oynatılırdı; düğünlerde delikanlılar taş atarlar, cirit oynarlar, hayvan yarıştırırlar, başa, ortaya güreşirlerdi. Görülüyor ki ecdadımız idmandan zevk alırdı. Zamanın silâhları ve savaş yöntemi olarak ok ve cirit atmak, kılıç kullanmak gibi bireysel idmanlarda yarışmalar tertip ederdi. Zevk için yapılan idmanları da tetkik ettiğimiz zaman bunların bir millet terbiyesi olmaktan ziyade bir ümmet terbiyesi şeklinde olduğunu görüyoruz.
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.