Gönderi

“Nüzül-i İsâ” mes’elesi, kaynaklarımızda yer alan tevâtür seviyesindeki sahih hadîs-i şerîflerin yanı sıra -Tahâvî gibi âlimlerin yazdığı- meşhur akaid metinlerimizde de sarih bir biçimde işlenmiştir.538 Ayrıca Ebü Hanîfe el-Fıkhu’l-Ekber adlı eserinde, bu mes’eleyi “bir akide esâsı” olarak zikretmiştir.539 “Haber-i vahid” niteliğindeki hadîs-i şerîflerin akideye taalluk eden herhangi bir konuyu ispat edemeyeceğini iddia edenler olsa dahî bu, son derece zayıf bir iddiadır zîra usül kitaplarımız, “haber-i vahid”in ilimde bir nevî çeşitliliği ifâde edeceğini ve insana ilim vereceğini beyan etmektedir. Nitekim Abdülaziz el-Buhârî Keşfil-Esrâr adlı eserinde;54° bir âzâlarımızın, bir de kalbimizin olmak üzere iki çeşit amel bulunduğundan bahsederken bu konuyu işlemiştir. Kişi, “haber-i vahid” üzerinden öğrendiği itikadi bir meselenin sevâbını âhirette görecektir. Ayrıca “haber-i vahid” ile sâbit olmuş bir mevzü hakkında bir kimseyi tekfir etmek âlimlerimiz tarafından uygun görülmemiştir. Haber-i vahidin akaidde hüccet olmayacağı şeklindeki akaid imamlarımızın görüşünü bu manada anlamak gerekir. Binâenaleyh, “kabir azâbı”, “sırat”, “mizan”, “havz” gibi pek çok akidevî esaslar “haber-i vahid” yoluyla bizlere ulaşmıştır. Eğer müddeîler, “haber-i vahid”in akaidde herhangi bir hükmü olmadığını iddia ediyorlarsa; müminlere bu ilmî mâlümatın yer aldığı akide metinlerinin tamamını çöpe atmalarını tavsiye etmiş olmaktadırlar. Böyle bir iddianın bizatihi kendisinin çöplük olduğu ise her mümin nazarında müsellemdir. ****** 538 et-Tahâvî, Ebü Ca’fer, el-Akîdetu’t-Tabâviyye, Thk: Mecdî Ebü Ariş, Dâru’l-Beyâriq, Ürdün, 2001, Baskı: 1, s.29 539 Ebu Hanîfe, eI-Fıkbu’I-Ekber, Thk: Ebü Şu’be es-Senebâdî, Yayınevi, Tarih: Yok, 3.45 540 Abdülaziz el-Buhârî, KeşfiI-Esrar an UmIi’I-Imam eİ-Bezdwl, Daru’l-Kitabi’l-Islami, III/173 -\_..
··
64 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.