"sevmeyi bilmiyorsan şayet, neye yarar güneşin doğması ve batması?"İlk sayfasından son sayfasına kadar nefesimi tutup okuduğum, tek bir satırda bile sıkılmadığım muhteşem bir kitaptı.
Sanırım okuyan herkes bu fikirde olacaktır.
Inceleme yapabilecek kelime dağarcığına sahip miyim emin değilim bu kitaba. Ama elimden geleni yapacağım :)
Bu Amin Maalouf'un okuduğum dördüncü kitabı. "Ölümcül kimlikler"le başlayıp, "Çivisi çıkmış dünya"yla kendisine ısınıp, "Afrikali Leo"yla hayal kırıklığına uğrayıp ama "Semerkant"la ise tam anlamıyla baştan çıkarıldım...:)
Tarih ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Soluksuz, sıkılmadan ve yazarın hayal gücüne büyük hayranlık duyarak bitirdim kitabı. Bu ne güzel kurgudur, olaylar ne kadar güzel bağlanmış birbirine....
Bu olanlar gerçek mi? Ya da hangisi gerçek? diye diye bitirdim kitabı.
Bu kitabı bir zaman yolculuğu olarak düşünün. Arkanıza yaslanın, inanilmaz bir tarihi şölenin tadını çıkarın.
Ömer Hayyam'la Semerkant'ta başladığınız bu yolculuk Titanik'te son bulacak. Corona nedeniyle gezemedigimiz şu günlerde bu macera ilaç gibi gelecek size :) Ama uyarmalıyım ki yazar Semerkant, Tebriz, Tahran'dan söz ettikçe oraları gezme görme isteğiniz kabarabilir...:)
Birinci ve ikinci kitapta bilim insanı olan Ömer Hayyam'ın Semerkant yazması'nı yani Rubaiyat'ı yazma serüveni anlatılıyor. Her satırda Ömer'in üstün zekasının pırıltıları karşılıyor sizi...
Nizamülmülk gibi inanılmaz bir devlet adamını, Melikşah'ı, Hasan Sabbah gibi isimleri tanıyorsunuz bu bölümlerde. 'Haşşaşiyun'larla ilgili ilginç bilgiler yer almakta kitapta. Şaşırdım doğrusu okuduklarıma...
Ve Terken Hatun... Selçuklu imparatorluğunu gizliden gizliye yönetmiş bir kadın... "bizde erkekler savaşır, ama onlara kiminle savaşacaklarını kadınlar söyler" diyen muhteşem kadın... Onu ve yaptıklarını da hayretler içinde kalarak okuyacaksınız...
Taht uğruna neler yapılmış onu göreceksiniz... Koltuk sevdası o dönemden günümüze miras kalmış demek ki.
Tarihi, sanki içindeymişsiniz gibi yaşatıyor kitap size. Kanlı taht savaşları, ihanetler, saltanat uğruna uçurulan kelleler... O kadar çok şeyi öğretiyor ki kitap hiç yormadan, sıkmadan hem de. O dönemi merak eder hale geliyorsunuz.
Ömer Hayyam'ın gözünden anlatılıyor olaylar. Hayranlık duymamanız mümkün değil ona. Bu devirde yaşasa aşık olurdum muhtemelen kendisine ...♡
"Sen ne muhteşem bir adammışsın Ömer Hayyam" dedim içimden okudukça... Bilgili, cesur, zeki, narin, sevmesini bilen yürekli insan...
Sen hem güzel sevdin, hem de anladın Cihan'ını... O da seni anlasaydı ya da belki birazcık dinleseydi keşke işler belki daha farklı olabilirdi sizin için...
Oysa Cihan "Bana göre hayat , erkeklerden çok daha önemli!" diyen bir kadındı. Öyle bir dönemde bile kendi kararları, kendi seçimleri olan bir kadındı...
Ama büyüktü aşkları, yaşadıkları korkuya rağmen çok büyüktü... "her öpücükte bir veda tadı, her kucaklaşmada soluk soluğa bir kaçış gizliydi" ...
Ömer Cihan'a "Îçeri girelim de kapıyı örtelim, mutluluğumuz dışardan duyulmasın" demişti... Nitekim duyuldu da... Ama yaşadılar aşklarını dolu dizgin... Cihan'a söylediği her sözünde biraz daha kalbima girdi Ömer Hayyam... Bir insan ancak bu kadar güzel sevebilirdi diğer yarısını...
Şiir'le çok arası olmayan ben bile rubai peşine düştüm. Ömer Hayyam'ı daha çok tanımak, daha çok okumak istiyorum artık.
Üçüncü ve dördüncü kitapta ise Rubaiyat'ın günümüze nasıl geldiği olayların merkezinde olan amerikalı Benjamin O. Lesage'in gözüyle anlatılıyor. Cemaleddin Afgani'yi tanıma fırsatı buluyorsunuz.
İran devrimine adım adım tanıklık ediyorsunuz. Demokrasi, özgürlük uğruna feda edilen hayatlar, kazanılan zaferin haklı gururu...
Ve yine aşk... Benjamin ve İran prensesi Şirin'in masalsı aşkı... Üzdü beni bu aşkın sonu ama "kim bilir belki bir gün yolları yeniden kesişir"...
"Keşke daha önce okusaymışım" dedim okurken. Eğer aranızda hala okumayan varsa, lütfen beklemesin.
Okumamak büyük kayıp...
Sevmeyi, güzel sevmeyi bilen insanlarla dolsun taşsın hayatınız... Çünkü "sevmeyi bilmiyorsan şayet, neye yarar güneşin doğması ve batması?" ...
Keyifli okumalar diliyorum hepinize
Sevgiyle kalın...