Gönderi

Ressamın çizdiği levhadaki biçimler, fırlayıp: Biz fırçadan döküldüğümüz gibi olmayacağız! diyebilirler mi? Bende besbelli bu nedenle yazıyorum. Yazmak için belirlendirilmişim. Yazmamak elimden gelmiyor. Gelmiyor mu? Burada da bir hayli "Sosyal Hayvan'ım." Pekala Sosyal açıdan, sansüre uğratılan herşeyi yazamiyorum. Hem ne çok şeyler var. Toplum onları bana yasak etmiş. Kalemim de oralı olmuyor. Yazsam ne çıkar? Kanser beni öteki dünyaya götürdükten sonra, neyime hangi suç ve ceza düşer? Hiç birisi. "Benim için" her şey biter. Derken, yazamıyorum her istediğimi. Demek bu bir ceza yahut korku sonucu değil. Başlangıçta Toplumun, bir saati kurarcasına beni kurması var. Artık ne etsem kurulduğumdan başka türlü; ölsem işleyemiyorum. Gücüm yetmiyor başka türlü işlemeye. Kalanların beni anlayacaklarını, yadırgamayacaklarını umuyorum. Ne çıkar ummasam? Elimde değil. Şu satırları hangi karyola üstünde, alacalı mor battaniyeyi kalkık dizlerimden göğsüme dek çekip yazdığımı bile açıklayamıyorum: Öğrenmesinler.. Kimler? Ardıma düşen silahlı adamlar. Bu basit politik gerçekliği bile yazarken atlayıp, yerimi açıklamıyorum. Böylesine domuz bir sosyal determinizm içindeyim, yahut determinizm içimde. İnsan bu. Bende insanım. Hepsi o kadar. Bir hayvan, bir bitki, bir taş, buğu, su olsaydım, başka türlü olacaktım Şimdi insan olarak böyleyim. O zaman neyi yazıyorum? Toplumun bana müsaade ettiğini. Olürken de böyleyiz, diriyken de. İçime, fakir fukaralıktan işlemiş "ekonomistlik" dediğim pintilikten, şu kağıdın daktilo harfli yüzüne bile çızıktırıyorum. "Israf haramdır" demişim, demiş bir yol. O "Haram"ı işleyemiyorum. Var mı ötesi?
··
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.