Gönderi

1. Maya imparatorluğunun yok edilmesi ve E. Huntington'ın te­orileri hakkında -iklim gözümüzün önünde değişecek midir? Soru her halükarda iklimcileri ve coğrafyacıları ilgilendirir niteliktedir. Eğer varsa, bu iklim değişiklği hayatın tüm sorunlarını, düzenlerini, dengele­rini gündeme getirmeyecek midir? Birçok yazar oldukça kuşkulu kanıtlara ve otoritelere dayanarak, buna evet cevabını vermektedirler, bununla ye­tiniyorum. Bunların en kategorik olanlarına göre, iklim değişiklikleri birbirlerini izleyen çok hafif değişimler ve kurak ve sıcak dönemler ile daha az sıcak ve özellikle daha nemli dönemler gibi qüzey farklılıkları halinde, yüzyıllara yayılacaklardır. Sorunu sonuca bağlamak üzere, bu soruyu yeniden sormadan, sadece hayır demek yeterli midir? Fakat Alp buzullarının (hatta Kafkaslardakilerin) ilerleme ve gerilemelerinin, XIX. yüzyılın sonundan beri Rusya ve Sibirya kıyılarında oldukça açık olan Arktik bomkizil gerilemesinin örnekleri vardır.. Sovyetlerin ku­zey kutup çemberindeki bütün politikaları bize, Arktikin şu anda ısın­dığına ilişkin bir varsayıma dayalı olarak sunulmuştur, acaba burada bir hata mı vardır? Tarihsel açıdan kuşkulu ama kafa karıştırıcı örnekler kıt değildir. Sicilya'daki yüzeysel kaynaklar IX. yy. da yalnızca insan­ların yüzünden mi kurmuşlardır? Gaston Roupnel'le birlikte, XIV. ve XV. yy.lardaki Avrupa afelerinin sonuçta mevsim değişmelerinden kaynak­landıklarını mı düşünmek gerekir? XVII yy.'ın sonunda, tahıl üreticisi Aşağı Toskana'da iklim koşullarınin ağırlaştığı farkedilmektedir, her halükarda istilacı sel baskınları, daha sert kışlar olmuştur, kışlar o ka­dar serttirler ki, bazen zeytinler donmaktadır... Aynı şekilde, Huntington ilk Maya imparatorluunun doğal bir afete, bir iklim değişikliğine kurban olduğunu savunurken herşeye rağmen haklı mıdır? Maximilien Sorrel böyle düşünmemektedir. «E. Huntington bu özel durumun açıklamasını (Peten ve Uslemacnital bölgelerindeki gelişen kent yerleşimlerinin kaybolmaları), salgınlarda artışa yol açan bir iklim değişikliği varsayımına bağla­ mıştır. Bu varsayım gerekli değildir.» cümlenin altını çizdim, ama olgu o kadar kesin midir? Philipp Hiltebrand benzeri bir örnekte, XVI.yy Italya'sındaki sıtma artışını (ve daha da genel olarak o zamanın Akde­niz'indeki) açıklamak üzere, Amerika'dan çok hızla (hatta aşırı bir hızla) gelen, malaria tropicalis adlı yeni bir mikrop varsaymaktadır. Acaba Huntington'ın tarzında, (özellikle XVII. yy'a ilişkin olarak) ya­ğışlarda hafif bir artış olduğu ve buna bağlı olarak Akdeniz havzasın­ daki durgun suların ve böylece sıtma taşıyan sivirisineklerin çoğaldıkları düşünülemez mi? Tabii, başka geçerli açıklamalar da olabilir: özellikle insan sayısında artış, özellikle ilk başlarda malarya (sıtma) artışına yol açan, ama eğer başarılı olamazlarsa ileride gene sıtmaya yol açan ısla­hat çalımaları (tehlikeli topraklarda, toprakla oynamak sıtmayı artır­maktadır). Tartışmak, hem de karanlık birçok küçük olayı zikretmek ge­ rekmektedir: bunlar, tarihsel dönemler boyunca iklimin değişmediğini savunan coğrafyacıların kanılarının kaşrısında sorunu çözmemektedirler; kuşkusuz hayır, ama eğer yanılmıyorsam, bu sorunu ortaya daha açık ola­rak kaymaktadırlar. Bu konuda E. de Martonne'un temkinli notlarına bakınız, La France, in, Geographie Universelle, 1943, Bl s. 313; 《bilgin zihniyeti daha çok bir devrevilik varsayımına yönelmektedir》s. 314: «yaklaşık 30 yıllık bir devrevilik akla yakın olmanın uzağında değildir.»
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.