Gönderi

''Türkiye'de yapılan çalışmalar gözden geçirildiğinde depresyonun kültürel yönlerinin yeterince ele alınmadığı, çoğu kez Türkiye'de gözlenen depresyonların Batı ülkelerinde gözlenenlerden farksız varsayıldığı, kültürel özellikleri ele alan çalışmaların ise genellikle modernist yaklaşımı benimsediği, Batı ülkelerinde geliştirilmiş ölçeklerin Türkiye'deki depresyon olgularına uygulandığı, depresyona kültürün içinden bakan tanımlayıcı çalışmaların bulunmadığı görülmektedir. Batı ülkelerinde geliştirilen tanı kategorilerinin Türkiye'deki hastalara tam da uymadığı zaman zaman dile getirilse de, Türkiye'ye özgü bir sınıflandırma dizgesi geliştirmeye yönelik hiçbir çaba ortaya çıkmadı. Kanımca depresyonun sosyokültürel yönelik bu ilgisizlik rastlantısal olmayıp yine Türkiye'nin bazı sosyokültürel özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Türkiye'de farklı alt kültürel gruplarda depresyon prevalansını karşılaştıran çalışmalar bulunmakla birlikte, artık en azından farklı coğrafi bölgeleri, kentsel ve kırsal bölgeleriyle birbirleriyle karşılaştırma olanağı doğmuştur. Farklı bölgelerde farklı yöntemler kullanılarak yapılan araştırmalarda o bölgelerde depresyon prevalansını karşılaştırmak olanaklı değildir. Bu sorun Türkiye Ruh Sağlığı Profili araştırması türünde çok-merkezli çalışmalarla çözülebilir. Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılmış uluslararası ölçekler güvenlik sorununu çözmekte, ancak geçerliğe ilişkin soru işaretleri varlığını sürdürmektedir: Bu ölçekler neyi ölçmektedir? Ölçeklerin verildiği herkes soruların içeriğini anlamakta mıdır? Bu ölçeklerin Türkiye'de görülen bazı depresyonları atlama olasılığı var mıdır? Türkiye'de, depresyonu bu ölçeklere sığmayan ve farklı belirtilerle dışavurulan bazı alt kültürel gruplar var mıdır? Büyük ölçüde kimlik psikiyatrinin sınırlarını zorlayan bu sorular ancak sosyoloji ve antopoloji gibi disiplinlerin katkısıyla ve kültüre içeriden bakarak çözülebilecektir. Son yıllarda kültüre içeriden bakmak amacıyla farklı metodoloji uygulayan bazı çalışmalar yapılmıştır. Van'da zorunlu göçün göçmenlerin tutum ve davranışlarına etkilerini araştıran Kara ve diğerleri (1996a), standardize edilmiş ölçekler vermek yerine göçmenlerin güvenini sağladıktan sonra doğrudan görüşme yapmayı yeğlemişlerdir.''
·
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.