Gönderi

Eyyyyy
Yeni Türkiye’nin kurucu unsuru AKP ise, seçimden seçime konuşması istenen bu “sessiz yığınlar”ı temsil eder ve konuşmayanlar adına konuşur. İronik olan şudur ki, Türkiye liberalizminin ve muhafazakârlığının o çok sevdiği kavramı kullanacak olursak, yeni rejim temsil edilemeyenleri siyasal alanda temsil etme ve onlar adına konuşma iddiasına rağmen “vesayetçiliği” muhafazakâr bir ideolojik düzlemde yeniden üretir. Bu sefer konuşanlar ve yönetenler muhafazakâr elitlerdir, temel fark ise bu elitlerin kendilerini “milletin adamı” örneğinde görüldüğü üzere elit olarak sunmaktan ısrarla kaçınırken en iyisini bilme iddiasını tekellerinde bulundurmaya devam etmeyi arzuluyor oluşlarıdır. Yani ortada aynı anda hem “biz size efendi değil hizmetkâr olmaya geldik” diyen bir “muhafazakâr popülizm” hem de örneğin “ayaklar baş olursa, kıyamet kopar” diyebilen bir “muktedir/efendi söylemi” vardır. Erdoğan’ın artık bir mizah unsuru haline gelen “sizden öğrenecek değiliz” ve “biz biliriz” kalıpları tam da bu tekel olma halinin mükemmel birer örneği olarak karşımızda durmaktadır.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.