Gönderi

Türk müziğinin yasaklanması
Efendim, cumhuriyetten sonra Batılılaşmak sevdasıyla, Türk müziği önce okullardan kaldırılmış ve müzik derslerinde Türk müziğinin öğretilmesi yasaklanmış. Bunu yapan Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı... Arkasından, “İstanbul Belediye Konservatuarı” adını alan “Dârülelhân"ın Türk Müziği Bölümü 1926'da kapatılmış, Böylece Türk müziği gençlere öğretilmediği gibi, öğretecek olan öğretmenlerin veya icra edecek olan sanatkarların yetişmesinin de önü kesilmiştir. Buna karşılık, Batı müziğini öğretecek öğretmenler yetiştirmek üzere, 1924 yılı sonunda “Müsiki Muallim Mektebi” açılmış: 1925'de Avrupa'ya bu iş için on genç gönderilmiş; 1927'den sona Anadolu'da şehir bandoları teşkil edilmiş; 1932'den sonra ise bütün Halkevleri'nde Batı çalgıları öğretilmiş, orkestralar, korolar kurulmuştur. Bir taraftan, bütün okullarda da mandolin, muzıka, keman gibi batılı âletlerin öğrenilmesi mecbur kılmıştır. Bu hazırlıklardan sonra yeni yetişen Batıcı genç müzikçilerin yazıp sahneye koydukları — Türk ve İran uluslarının kardeşliğini işleyen — “Özsoy”, daha sonra “Bayönder” ve “Taşbebek” operaları 1934 yılında temsil edilmiş; ancak fiyasko ile neticelenmiştir. Bu başarısızlık üzerine, Batıya has nağmelere yer açmak için, Türk halkının kulağından ve hâfizasından Türk müziği alışkanlığını ve zevkini yok etmek, sevgisini gönlünden silmek gerektiğine karar verilmiş ve 3 Kasım 1934 günü, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı'nın emriyle, o sırada sadece iki merkezden yayın yapan Türkiye Cumhuriyeti Ankara ve İstanbul radyolarında Türk müziğinin çalınması yasak edilmiştir. Bu yasaklar şu kötü neticeleri vermiştir: Yüzyıllardır tekâmül ederek, yüksek bir sanat müsikisi olgunluğuna erişmiş olan Türk Müziği ve onu icra eden sanatkârlar, içkili gazino sahnelerine sığınarak yaşamaya çalışmış, bu yüzden sanat değerlerini kaybetmeye başlamışlardır. “Sevdiği nağmeleri duyamaz olan halk kitleleri, o yıllarda fevkalâde gelişme gösteren ve üstün musiki sanatkârlarının rol alıp, birçok şarkılar söyledikleri Mısır filmlerine dadanmıştır. Arap, müziği, aslında, Osmanlı sanat müsikisinin değiştirilip Arap zevkine uydurulmuş bir şeklidir. Böylece hâlis Türk müsikisi yerine, onun bozulmuş şekli olan Arap müziği halk arasında yayılmıştır. Bunun farkına varan Batıcı devrimci çevreler, ikinci bir yanlış yaparak, Arap filimlerindeki şarkıların Türkçeleştirilmesi şartını koşmuşlar; bu sefer de Arap bestelerine giydirilmiş Türkçe Sözler, Arap müziğinin, Türk müziği gibi benimsenmesine sebep olmuştur. Türk bestecileri de, piyasası olduğu için mecburen, ayni ahenge uygun fantezi besteler yapmışlar ve bu bozulma bugünlerdeki “arabesk” tarzına kadar ilerleyerek gelmişti. Hülâsa edersek: Batılılaşmak için müsikide devrim yapanlar, — Ziya Gökalp gibi birkaç câhilin iddialarına kapılarak — Bizans ve Arap müziğinden çıkmış zannettikleri asıl Türk müsikisini atıp yerine “milli” saydıkları “Batı müziğini” almaya çalışırken, asıl milli Türk müsikisini öldürmüş, onun yerinene idüğü belirsiz, Arap müziğinden bozulma garip bir müziğin yerleşmesine sebep olmuşlardır. İşte müsikimizin acıklı serencâmi budur...
·
29 görüntüleme
Kürşad okurunun profil resmi
Yasaklandı dediği Türk müziği dediği şey neymiş merak ettim.Keşke bi örneğini dinleyebilseydik. Duyan da milliyetçi falan zannedecek.
Serhat okurunun profil resmi
İnternette bayağı bilgi var bu konuda. Yazarımız milliyetçi değil. Sadece her yönüyle batı'ya dönme hastalığından şikayetçi bir vatandaş.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.