Gönderi

5816 bir hukuk ihlâlidir. Kimse kanunla korunmaz Ataturk bile
BİLİRKİŞİ RAPORU Hazırlık No: 1996/2149 Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu’na, ... yayınevi tarafından Kadıköy ilçesi’nde yayınlanan, yazarı H. C. Armstrong, çevireni Gül Çağlalı Güven olan “BOZKURT” isimli kitap üzerinde inceleme yapmak amacıyla tarafınızdan re’sen bilirki­şi olarak atanmış bulunmaktayız. Görevimiz, anılan kitabı incelemek ve kitapta yer alan açıkla­maların 5816 Sayılı “Atatürk Aleyhinde işlenen Suçlar Hakkında Kanun’un 1/1 maddesine aykırılık oluşturup oluşturmadığının belirlen­mesinden ibarettir. Bu doğrultudaki incelememiz neticesinde ulaştı­ğımız kanaat aşağıda yer almaktadır. 1.İRDELEME ... kitabın başında “Yazarın Notu” isimli bölümde yazar Armst­rong tarafından, kanıtları kesin olmayan ve fazla önem taşımayan iki istisna dışında, kitapta yer alan tüm alıntıların ve diyalogların ya Ata­türk’ün kendi anlatımlarına ya da doğruluk ve değerleri kesinlikle sı­nanmış belgesel ve sözel kaynaklara dayandığı açıklanmaktadır. Kitabın “Çevirmenin Önsözü” bölümü ise Şair Nazım Hikmet’in “Kurtuluş Savaşı Destanı” isimli eserinden yapılan Atatürk’ü övücü nitelikteki bir şiir alıntısı ile başlamaktadır. Bu bölümde daha sonra: Kitabın bir Atatürk biyografisi olduğu, 1932 yılında yayınlandığında büyük yankılar uyandırdığı ve Bakanlar Kurulu kararı ile kitabın yur­da girişinin yasaklandığı ve 1951 yılında 5816 Yasa’nın yürürlüğe girmesi üzerine yasağın adeta katmerlendiği, Türkiye’nin hala ilgi odağı olmayı sürdüren ölümsüz lideri hakkındaki biyografinin toplu­mun yalnızca ayrıcalıklı kesimine özgü bir oyuncak gibi kalmasının haksızlık olacağı, kitabın kimi zaman son derece tarafgir ve öznel değerlendirmeleri barındırmasına rağmen, çevresindeki gizem çem­berinin kırılmasının Mustafa Kemal imgesine hiçbir şekilde zarar ver­meyeceği hatta yazarın da teslim ettiği yeteneklerini bir kez daha sergileyeceği belirtilmekte; sonrasında ise çevirenin kitabın eksiksiz yayınlanmasından yana olmasına rağmen, yazarın Atatürk’ün çok özel yaşamına ilişkin kanıtlanması olanaksız kimi iddialarına yer ve­rilmesinin çevirinin amacına ters düşeceğini kabul ettiğini ve bu ne­denle de yayınevinin bu bölümlerin kitaptan çıkarılması yönündeki kararını onayladığını ifade etmektedir. I) Atatürk’ün Devlet Adamlığı, Liderliği ve Zekasının Övüldüğü Bölümler II) Atatürk’e Yönelik olan ve İsnat Konusu Suç açısından Önem Taşıyan İfadeler: ... Bu başlık altında örnek olarak verilen olay ve düşüncelerin yanında kitabın diğer bölümlerinde Atatürk’ün cinsel yaşamı ve cin­sel tercihlerine ilişkin olumsuz nitelikteki çarpıcı ifadeler ve Ata­türk’ün gaddar ve zalim bir Devlet adamı olduğunu göstermeye yö­nelik açıklamalar bulunmaktadır. 2. DEĞERLENDİRME ... Bilindiği üzere kişilere ve korunması gerektiği düşünülen ba­zı kurum ve kuruluşlara yönelik hakaret teşkil edici eylemler, koru­nan hukuki yarar da dikkate alınmak sureti ile TCK’nun çeşitli hü­kümlerinde yaptırıma bağlanmış bulunmaktadır: Genel nitelikte şa­hıslara karşı işlenen suçlar olarak kabul edilmiş hakaret (m.480) ve sövme (m.482) genel olarak Devlet memurları ile sayma sureti ile be­lirtilmiş idare, temsil ve yargı yetkisini kullanan bazı kamu görevlile­rine karşı yapılan hakaret (m.266); Cumhurbaşkanı’na hakaret (m.158) ve Devlet ile bazı kamu kuruluşlarına yapılan hakaret (m.159) suçlarını düzenleyen hükümlerdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu ve Önderi olan Mustafa Ke­mal Atatürk’ün manevi anısına duyulması gereken saygı yükümü ile bağdaşmayan nitelikteki hakaret ve sövme cürümleri, ceza hükümle­ri içeren özel bir yasa olan 5816 sayılı ve 31.07.1951 tarihli “Atatürk Aleyhinde işlenen Suçlarla ilgili Kanun” ile yaptırıma bağlanmış bu­lunmaktadır. SONUÇ Yukarıda yapılan açıklamaların ışığı altında sonuç olarak: ince­leme konusu kitabın, bu kitapta yer alan ifade ve düşünce açıklama­ları dikkate alındığında 5816 Sayılı Yasa’nın 1/1. maddesinde düzen­lenmiş bulunan “Atatürk’ün manevi anısını tahkir” suçunu oluşturdu­ğu kanaatine ulaşmış bulunmaktayız. Olayda isnat suçun manevi un­surunun oluşup oluşmadığı yönündeki takdir ise bilirkişi heyetimizin görevinin kapsamını aşar bir nitelikte olduğundan, bu konunun tak­dirinin koğuşturma ya da yargılama makamlarına ait olduğunu belirt­mekte yarar görmekteyiz. Keyfiyeti oybirliği ile arzediyoruz. Saygılarımızla 29.01.1997 Yard. Doç. Dr. Adem SÖZÜER Yard. Doç. Dr. F. Selami MAHMUTOĞLU Araş. Gör. Mahmut
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.