Gönderi

Korkuya kapılanlar hayatta kendilerini destekleyici birini ararlar hep; her zaman birinin, emirlerine hazır bulunmasını isterler. Gerçekte bir egemenlik durumunun kurulmasına yönelik çabadan başka bir şey değildir korkuları; sanki başkaları kendilerine salt destek olmak için dünyaya gelmiş gibi bir davranış sergilerler. Biraz daha kurcalarsak, başkaları kendileriyle pek yakından ilgilenmesi gerekiyormuş gibi, söz konusu kişilerin bir beklenti içinde yaşadıklarını görürüz. Hayatla doğru dürüst bir bağlantı kuramamaları sonucu bağımsızlıklarını öylesine yitirmişlerdir ki, alabildiğine büyük bir özlem ve ısrarla söz konusu ayrıcalığın peşinde koşarlar. Başkalarını ne kadar arasalar da, pek fazla bir toplumsallık duygusuyla donatıldıkları söylenemez. Yani bir korku durumunun sergilenmesi kişiye ayrıcalıklı bir yer sağlayabilmekte, yaşamın zorunluluklarından sıyrılarak, başkalarını kendi hizmetine koşmasına olanak vermektedir. Nihayet korku, yaşamın tüm ilişkileri içine yuvalanmış, çevrenin egemenlik altına alınmasında etkili bir araç niteliği kazanmıştır.
Sayfa 315 - Say YayınlarıKitabı okudu
··
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.