Gönderi

240 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Önsözden ötürü puan kırdım, şaka gibi
Bu kitabı yazan deha, neden popüler olmadı? Bu kitap nasıl edebiyat dünyasında en bilinen, en okunan romanlar arasında kendine yer bulamadı? Gerçekten bilmiyorum. Okuduğum en harika romanlardan oldu kendisi. Tamamen farklı bir bölgenin edebiyatını denemek için, yazarın Bask asıllı İspanyol olduğunu öğrenerek kitabı almıştım. Kitabı da yazarı da hiç duymadım, kendime kızıyorum "Nasıl duymadım" diye. Başlıkta yazdığım gibi, önsözünden ötürü 1 puan kırdım. Oldum olası şu önsözleri sevemedim zaten. Çok anlamsız geliyor, hele ki romanlarda. Kitabın yazarı, genç, az tanınan bir yazar dostu tarafından önsöz yazmasını istemiş bu kitaba. Önsöz güzel başlıyor başlamasına ama, sonradan kitabın sonunu söyleyiveriyor! Daha sonrasında yazar tarafından ikinci bir önsöz yazılıyor, bu önsöz için özür dileniyor, ama önsöz hala kitapta duruyor? Bu kurgu muydu yoksa gerçek mi, asla anlamadım ve hiç hoşuma gitmedi. Şakaysa kötü, gerçekse daha kötü. Önsöz haricinde kitap muazzam. Aslında çok sıradan başlıyor fakat çok ilginç ilerliyor. Zengin, hayatta annesinin vefatı dışında derdi olmayan bir genci tanıyoruz. Rastgele bir kadın görüyor, aşık oluyor, evine notlar bırakıyor. Bu sırada iç konuşmaları yer alıyor ve burada Araba Sevdası'nın Bihruz Bey'ini çok andıran bir üslup var, mizahi, trajikomik. Ne aşkı, ne duyguları tadabilmiş bu genç, hayatta çok toy ve nasıl davranacağını bilemiyor. Kadınları, aşkı anladığını sanıp kafasına eseni yapıyor, aslında kitap bundan ibaret. Kitabı muazzam yapan, hem mizahı üslubun inanılmaz etkileyici kullanılması, hem de felsefi çözümlemelere yer vermesi. Anarşist bir enişte var mesela, anarşizmi yanlış anlamış ve ilginç nutuklar atıyor. Feminizmi yanlış anlamış bir kadın var, zaten ana karakter hayatı doğru düzgün tanımamış, duyguları yanlış anlayıp duran biri. Aslında çok güzel anlatıyor insanı bu komik eser. Spoiler olur mu bilmiyorum ama üstü kapalı şekilde söyleyeyim, bir yerde yazar, bizzat gerçek hayattaki haliyle romana dahil olup bir karakterle konuşuyor. Bu çok özgün geldi bana, sadece Ahmet Midhat'ın Müşahedat isimli eserinde böyle bir unsura rastlanmıştım, ki oldukça postmodern bir çizgidedir bu olay. Roman kendi içinde 3-4 farklı romanı andırdı bana, yer yer Beyaz Geceler, yer yer Araba Sevdası, hatta üslup değil de içerik açısından Aylak Adam'dan bile izler var. Gerçekten çok enteresan bir kitap, çok çok parlayabilecekken sönük kalmış. Önsözü es geçin ve okuyun derim. Not: Bu Akdeniz ülkelerinin edebiyatlarında "avare, başıboş tip" arketipi oldukça meşhur. Ana kahramanda bir Don Kişotluk vardı, aynı şekilde bu roman da zaten İspanya'dan çıkmıştı, unutmamak gerek. Yunan edebiyatındaki Zorba da aklıma geldi, bilemiyorum, incelemeye değer.
Sis
SisMiguel de Unamuno · Can Yayınları · 20164,902 okunma
·
124 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.